YEREL GÜÇ / BURCU TUNÇ 

Unutulmaya yüz tutmuş 2 sanatın temsilcisi olan anne Aysel Görgülü iğne oyası sanatında bu sanatın kültürel miras taşıyıcısı olmaya hak kazandı.

ÖĞRETMEYE HAZIRIM

Gastronomide Menderes’i dünya markası yapacağız  Gastronomide Menderes’i dünya markası yapacağız 

İğne oyası ustası anne Aysel Görgülü Yerelgüç’e yaptığı açıklamada, “15  yaşından beri iğne oyası yapıyorum. Tespih başı, tülbent yapıyoruz, çember  yapıyoruz. İğne oyası yaparak evlatlarımı okuttum. İhtiyacımızı gördük geçindik. O yaştan beri iğne oyası satarak yaşamımı sürdürdüm. Daha da yapmaya devam ediyorum. Çırak yetiştirdim bu sanatı öğrettiğim çok kişi çok oldu. Gelinlere, eş, dost, akrabaya herkese öğrettim. Daha önceleri ipekleri kendimiz boyardık şimdi çarşıdan alıyoruz. Oğlum Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı olabilmem için başvuru yaptı. Orada bana sordukları soruları cevapladım. İğne oyalarımı gösterdim. Onlar da bana kültürel miras taşıyıcısı kartı verdi. Eğer bu sanatı öğretmek için bana fırsat verilirse ben de öğretmeye hazırım“ dedi.

BU MİRASI TAŞIMAK BENİM İÇİN TARİFSİZ BİR GURUR

Mehmet Ümit Görgülü, “Geleneksel Türk tiyatrosu ile ilgileniyorum. Meddahlık yapıyorum. Meddahlık geleneğini sürdürüyorum. Meddahlık geleneği 2013 yılında UNESCO tarafından Türkiye’nin başyapıtlarından biri olarak kabul edilmiştir. Artık Meddahlık geleneği gittikçe azalmaktadır. Şu anda bildiğim kadarıyla Kültür Bakanlığına kayıtlı 11  Meddahız. Artık soyu tükenmekte olan bir gelenek olarak kabul edilen bu sanatı sürdürmeye çalışıyorum. Bir derneğimiz var. Bu derneğin çatısı altında biz meddahlar topluluğu kurduk. Ben de bunun ustalığını yapıyorum sözcülüğünü yapıyorum. Yaklaşık 40 Meddahız şu anda. Eğitimler veriyoruz. Köylü kadınlarımız var, akademisyenlerimiz var, yurt dışından da üyelerimiz var. Azerbaycan’dan, Nahçıvan’dan, Japonya’dan Meddahlarımız var. Bu geleneği yeni genç kuşaklara tanıtmak için çaba gösteriyoruz. Meddahlık sanırım Pandemi öncesinde  Kültür Bakanlığındaki halk bilimi ile ilgilenen arkadaşlar köylere gidip işte hiç tiyatroyla buluşmamış insanlara, çocuklara tek başıma efe hikayeleri anlatıyordum. Kimlik kartı için ben de başvurdum. Bir Komisyona giriliyor.  Ankara’da bu komisyonda bu belgeyi hak edenlere veriyorlar.  Bunu öğrenince annemin yaptığı sanat içinde başvuru yaptık ve kabul edildi. Aynı aileden iki kültürel miras taşıyıcısı olarak Ödemiş Kaymakçıdan bunu yaşatmaya çalışıyoruz. Birtakım hedeflerimiz var. Biz burada Ödemiş’te hem Meddahlığı yaymak istiyoruz hem de iğne oyası  geleneğini. Annem bu iğne oyalarını yaparak bizleri okuttu geçimini sağladı. Bunlarla ilgili bir kültürel miras ofisi  açmak istiyoruz. Başarabilirsek amacımız bu iki kültürü de gençlerimize tanıtmak, yaymak ve geleceğe bırakmak.
Diğer amacımız da şu ;Turizm tiyatrosu Avrupa’da, Amerika’da çok yaygın. Mesela Lübbey mahallesini  arka fona alıp orada bir Meddah hikayesi anlatıyorum ya da Birgi’yi  arka fona alıp orada bir Meddah hikayesi anlatıyorum. Bunu sosyal medyadan paylaşıyor bazen filmlerini yapıyoruz. Arkamızda somut kültürel mirasımız olan camiler ,kaleler, evler görünüyor. Önde ise somut olmayan kültürel mirasımız Meddah .Bu ise  burada bir turizm hareketliliği sağlıyor. Ayrıca ekonomik gelir de getiriyor. Ben daha çok yöremizin unutulmaz kahramanlarının hikayelerini anlatıyorum. Çakırcalı Mehmet Efe, Gökçen Efe, Yörük Ali Efe gibi. Şehit olmuş efelerimizi anlatıyorum. Gittiğim köylerde bu hikayeleri anlatırken oradan bir büyüğümüz benim de dedem efeydi diyerek bir başka hikaye anlatmaya başlıyor ve ben yeni bir hikaye daha öğrenmiş oluyorum. Hikayeleri ileride derlemek istiyorum. Yoksa bu insanlardan duyduğumuz bu hikayeler onlarla birlikte yok olup gidiyor. Almış olduğum bu görev benim için çok gurur verici. Bu büyük bir sorumluluk. Bunlar özellikle gittikçe azalan ve yok olmaya yüz tutan kültürler. Bunların yaşatılması, aktarılması ve annemle bunu yapmak benim için çok gurur verici oldu. Ödemiş yöresi kültürün verimin, bilim adamlarının, sanatçıların yetiştiği bir yöre. Bu değerlerimizi de meddah ile tanıtmak istiyorum“ dedi.
 

Editör: Tutku Küpeli