Canım Türkiyem bu gece 2012’ye girecek.
Aman yarabbi nasıl heyecanlıyız…
Nasıl telaş bir telaş içindeyiz…
Tombala nerede?
Bulamadık, eyvah, hemen yenisini alalım…
Bozuk para da ayarlamak lazım!
(Olmayan paranın bozuğu)
Biz Türkler olur olmaz bahanelerle eğlenmeye içmeye dağıtmaya bayılırız.
Cebimizde beş kuruş olmasa da kutlarız yeni yılı…
En olmadı lahana dolması yaparız, hindi dolma bulamayınca!
***
Yılın son günü ile ilk günü birbirine ne kadar yakındır… Ben bunu çocukluk ve yaşlılığa benzetiyorum…
Bu bağlamda, yeni yılın gelmesine sevinmeyi de bir an önce büyümeyi isteyen bir çocuk sevincine eş buluyorum…
Oysa yeni yıl eskisinin tıpkısıdır…
“Eskiden” diyerek söze başlayan insanlar yeni yıla nasıl sevinirler?
Anlam veremem…
Ben “eskiden” diyerek hikâyeler anlatmaya başladığımdan bu yana yeni yıl kutlamalarını sevemiyorum…
Reklâmlardaki ‘yeni yıla girmek istemeyen adamın’ kadın versiyonuyum belki de…
O adam, banka kredisini duyunca yeni yıla girmeye karar veriyor hatta seviniyor buna…
Hayat bana kredi verdiğinde bende yeni yıla gireceğim belki de…
***
Toplumun yeni yıl kutlama inançları arasında yer alan şu, “şekerim yeni yıla nasıl girersen tüm yılın öyle geçeeeer” inancı acaba bir oda dolusu para içinde denendi mi diye de merak ediyorum…
Hatta endişe içindeyim!
Yeni yıla eş dost akraba ve tombala eşliğinde giriyoruz ve tüm yıl bacanaklar ve eltilerle geçiyor J
Yok öyle gülerek girersen tüm yıl gülersin, ağlayarak girersen tüm yıl ağlarsın…
Bırakın bunları!
Yeni yıl kutlamasını ne kadar az abartırsak millet olarak, o kadar mutlu oluruz bence yeni yılda…
Zira alkol sınırlarını aşıp baş ağrısı ile yeni yıla uyanmak kadar kötü bir şey olduğunu sanmıyorum…
***
Hayat, 31 Aralık gecesi saat 23.59’da ne ise 1 Ocak 00.01’de de aynı hayat…
***
Canım Türkiyem, 7 Amerikalı ortak olup bir danaya girmedikçe ben ne yeni yıl kutlarım ne de çam ağacı süslerim…
Yine de;
Sevgi, saygı, hoşgörü, mutluluk, bol para, çok iş, az küslük, bol barış, çok başarı ve en çok da aşk dolu bir yıl diliyorum sizlere…