Bizler efeler diyarında yaşayan, astığım astık, kestiğim kestik diye naralar atan; konuşmaya gelince aslan kesilip, icraata gelince bir araya gelemeyen, siyaset yapacağız derken birçok şeyi eline yüzüne bulaştıranlar topluluğunun elinde oyuncak olan koca köy görünümündeki şehirlerde yaşıyoruz.
27 yıllık meslek hayatımda gazeteci olarak birçok şeye şahit olan ve fazlasıyla sırları içinde barındıran ben, bazı şeylerin yükünü kaldıramaz hale geliyorum. Tek tahammül edemeyeceğim şey yaşadığım ve benden sonra yaşayacak olan, çocuklarımın var olacağı bu toprakların yok edilmesi ve yanlış kararlar alınarak yönetilmesidir.
Bugün bir şeyleri bilip gizleyenler ya da kendi çıkarları için bu durumu kullanıp tehdit mekanizması olarak kullananlarda VATAN HAİNİ'dir.
En sevmediğim şey varsayımlarla ya da birilerinin söylemleri ile hareket etmektir. Mış, galiba, sanırımlarla yolda yürümenin ve hatta gazetecilik yapmanın bir anlamı yok benim için. Beni kendiniz ile karıştırmayın.
Hele ki mazlumun, garibanın, sesi çıkmayan, korkan, korkuttuklarınızın yanında olduğum için ardında bahaneler aramayın.
Bunca büyük sorunlar varken şahısların makam derdinde olmaları ise tamamen anlamsız.
Ve benim için aslolan vatan ve milletimizin bütünlüğünü koruyabilmek.
Kişilere takılıp kalmayalım diyoruz. Ancak makamları mevkileri kendi çıkarları için ve bulunduğu konumu bir tehdit unsuru olarak kullananların suyunun ısındığını görmek gerekiyor.
Ben öncelikle yaşadığım şehirden sorumluyum. Koca bir dünyayı değiştirmek ya da büyük bir kitleyi etkilemek zordur. Ama az çoğalır gider, birbirini takip eder.
Bazı kişiler vardır. Her şeyi kendi bilir, yüzüne taktığı beygir gözlükleri ile yürüdükleri için sadece burnunun önünü görür. Bazıları da kendi dillerinin değil, etrafındakilerin kölesi olup onların dilleri ile konuşurlar. Bu kişiler ağızlarında birikmiş pis salyalarını etrafına saçarken Görmezler mi zararları kendilerinedir.
Bazıları da makam mevki hesaplaşmasında kendilerine zemin hazırlamak için bel aşağı bel yukarı çalışır. Uyarırsınız, mantıklı yolu göstermeye çalışırsınız, anlamaları mümkün değildir. O kadar ileri giderler ki. Ak bile pembedir onlar için. Tek korkuları, unutulup, köşede bucakta kalmaktır.
Kimler geldi kimler geçti o makamlardan. Kiminin adı halen iyi anılır kimin ardından saydırılır. Taş üstüne taş koyandan Allah razı olsun denilir.
Bunu okuyan makam sahibine sesleniyorum.
En çok biz çalışıyoruz, bu koltukları en çok biz hak ediyoruz demek adına hasta, cenaze, düğün, ev ziyaretleri, zorunlu kutlamalar anmalar ile sosyal medya hesaplarınızı meşgul ediyorsunuz.
Ama bu hayatın gerçeklerini görmezlikten geliyorsunuz.
Birilerine yaltakçılık olsun diye, gerçekleri görmezlikten gelmek, doğrudan yana değil yanlışa taraf olmak günlük giydiğiniz kıyafet haline gelmiş.
Unutma!
Bugün bir başkasına yaşattıkların, yarın seni de bulacaktır.
Siz hikâyelerinizde istediğiniz kadar sahte kahramanlık destanları yazın, yazdırın.
Kalbinizde inanç, merhamet ve iyilik hikâyeleri yoksa hizmet ettiğiniz şeytanlar sizi çok ucuza satın alır.
Hatırlatayım.
Senden çok geldi geçti.
Bugün varsın yarın yoksun!
AMA…
Dilek Acar GÜLEÇ / Yerelgüç Gen. Yay. Yön.