Okuyucularım bilirler; Medya Takip Merkezi diye özel bir kuruluş var. Bu kuruluş basına, siyasi partilere, iş alemine, isteyen müşterilerine istedikleri konu ile ilgili basında belirli bir zaman periyodunda çıkan; haber, yorum, makale vb. ülke genelinde takip ettikleri ulusal TV kanalları, yerel TV’ler, ulusal basın ve yerel basında (Gazetemiz Yerel Güç dahil olmak üzere 2.500 gazete) ŞİKE konulu rakamları açıkladı.
30.000 üzerinde haber-yorum çıkmış. Herhalde benim bu yazımla sayı 40.000 olmuştur!.. Galatasaray’ın da dahil edilmesiyle olay daha da renkleneceğe benziyor. Biz sporseverler (pardon futbolseverler) GS’nin meşhur 8-0’lık Ankaragücü galibiyeti, Beşiktaş ile aynı puanda iken averajını yükseltip bizim BEŞİKTAŞ’ın elinden kupayı alışı ve yeni statları “TÜRK TELEKOM ARENA”nın açılışında; bu stadın yapımında (hem de çok kısa zamanda) en çok emeği geçen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan haksız olduğu kadar organize bir olay olduğuna inandığım kötü tezahürat sonucu Başbakan’ın stadı terk edişi olayı dolayısıyla bu sürece dahil edileceğini beklerken, iş başka yerden patladı. Önce kısaca; açılış gecesi çirkin olayın perde arkasını aktaracağım. Bundan önceki GS yönetimlerinde görev yapan, CHP İstanbul Örgütü’nde yıllardır muhtelif görevler üstlenmiş bir zat. Açılıştan bir gün önce Anadolu’daki GS derneklerinin kendi ideolojisine yakın olanları davet ediyor. Türk Telekom Arena Stadı’nın açılış davetiyelerini bol miktarda veriyor. Zaten onlar da diş biledikleri Başbakan’a yapacakları hizmeti (!) biliyorlar ve o geceki kepaze olay gerçekleşiyor. İstanbul istihbaratım çok sağlam, fakat rüşvetin olduğu gibi bunun da ispatı zor olduğundan isim veremiyorum. Seçim öncesi idi ve Başbakan büyüklük yapıp işin üzerine gitmedi. Ama gidilmesi lâzım.
Ne diyorduk; biz bombanın bu konularda patlayacağını beklerken, FB Başkanı Aziz Yıldırım’ın hayatının en az on senesini götüren, tevkif edildiğinden beri iyice nükseden hastalıklarının başlıca sebebi 2005-2006 futbol sezonunun son maçı Denizlispor-Fenerbahçe (1-1) ile Fener’in şampiyonluğu GS’ye kaptırmasıdır. Bugün gibi hatırlıyorum. GS’nin Başkanı rahmetli, beyefendi insan Özhan Canaydın idi. Asbaşkan Adnan Polat, günler öncesinden tarih ve saat vererek GS’nin saat 21.45’de şampiyon olacağını taraftarlarına müjdeliyordu. Dediği gibi de oldu. FB maça müthiş konsantre olan Denizlispor’a takıldı. GS’de Trabzon’u yenip şampiyonluğunu ilan etti. O günkü Denizlispor Başkanı Ali İpek, yenilseydik küme düşüyorduk diye bugünlerde olaya dahil oldu, takımını savunma babında. GS’nin bayıldığım bir defans oyuncusu vardı, herkes hatırlar Song. Sözde faturayı onun adına kesmişler, ama para kendisine verilmeyip, başka yerde harcanmış. (Bir buçuk milyon Dolar) Gazeteler öyle yazıyor, sözde bu para Denizlispor’a gönderilmiş. Bülent Tulun’u (GS Sportif Direktörü) basın, eski Başkan Adnan Polat ile kapıştırmak istiyor. Rüşvetin belgesi mi olur pez..nk.demişti, eski İSKİ Başkanlarından biri. Bu olay da o hesap, faili meçhul olarak kalır. Ankaragücü’nün o günkü kalecisi Zalad’ı iki-üç yıl önce Zaman Gazetesi’nin başarılı muhabirlerinden biri, yaşadığı ülkede buldu ve onunla ilginç bir söyleşi yaptı. Zalad şike yapmadığını söylüyor ve durum 5-0 olunca Ankaragücü teknik direktörünün kendisini değiştirdiğini söylüyordu. Hatırımda kaldığına göre daha ilginç şeyler de söyledi. “Bu maçı, siz bana soracağınıza o sene Ankaragücü’nde forma giyen, Beşiktaşlı oyuncular Fikret ile Sinan (Engin)’ın maça çıkmayıp, neden oynamadıklarını sorsanıza!” diyordu. Hepsinin dibi kara. Futbol Federasyonu Etik Kurulu (bu etik kelimesine gıcık oluyorum, light ahlak gibi bir şey) tam adaletli bir karar vermeye kalksa, “Gariban Anadolu Takımları Süper Ligi 5-6 takımla oynanır”, Bank Asya A ve B diye iki kategorili lige kavuşur (!), şenlikli olur gerçi de, dünyaya karşı ayıp olur. Şimdi takımları irdeleyelim.
BEŞİKTAŞLI TAYFUR HAVUTÇU GERÇEKTEN DELİKANLI İMİŞ…
Bu çocuk kendi başına, İbrahim Akın’ı transfer etmek için girişimde bulunabilir mi? Bu işlerde yönetim kurulu kararı gerekmez mi? Aslında olay, İbrahim Akın’a transfer teklifidir. Bu meret Türkiye Kupası oldum olası, hiç ilgi çekmeyen, aslında yaz tatili sonrası, yeni sezon başlayınca oynanan bir final oluyordu. Bir-iki senedir lig bitimine alındı tarih olarak. Transfer sezonu tam başlıyordu. Düşünün finali FB-GS oynasa idi. Her iki takım da dedikodulu transferler yaptılar, son maçlarındaki rakiplerinden oyuncular aldılar. O zaman ne olacaktı? Fenerliler üzülmesinler 29 senedir bu kupayı alamadık diye. Ben de matah sanıp 15-20 senedir seyretmediğim; Beşiktaş’ımı dünya gözüyle bir daha göreyim diye Kayseri yollarına düştüm. Ay akşamdan doğdu. Kupa gitti, şapka kaldı yadigâr. (Ziraat Bankası statta kırmızı şapkalar dağıttı.) O maçta İbrahim Akın sahanın yıldızı idi. BJK’ye bir gol attı, bir de attırdı. Bu ne biçim şike? Bu çocuk inançlı biri ama at yarışı, Kıbrıs’ta kumar derken kendine yazık etti. Fenerin verdiği para da geri alınacak. Serdal Bey’in atını da alamamış. Bakın göreceksiniz, tek günah keçisi bu çocuk olacak. Yazık oldu. Ne zaman BJK’den gitti sahipsiz kaldı garibim. İbrahim, mübarek bir isim. Bizde 4 İbrahim vardı. İbrahim Üzülmez, İbrahim Toraman, İbrahim Akın, İbrahim Kaş. Hepsi de takımda banko oynayan çocuklardı. Ne zaman bunları dağıttık, BJK bir daha iflah olmadı. Bu benim düşüncem, katılan olur mu pek bilmem ama benim için bu takımın uğuru bunlardı. İbrahim Üzülmez, demişken, emeğinin, alın terinin kazancını İzmit Kocaeli’nde sağlam yatırımlar yaptı ve iki senedir, İzmit’te kira gelirlerinin vergilendirilmesinde İzmit’te ilk sırayı alıyor. Helâl kazancının vergisini de tam veriyor ki vergi şampiyonu oluyor. Biz bu çocukla daima gurur duyacağız. Ramazan’da oruçlu iken çıktığı maçları da biliyorum. Hakan Şükür ve bizim Ödemişspor’un unutulmaz kaptanı Mehmet Kaynak da oruçlu iken maç oynarlardı. Gelelim BJK teknik direktörüne;
Tayfur, bana başkan talimat verdi, İbrahim için dese idi yönetim de yanacaktı, başkan da. Satmadı yöneticilerini, Başkan’ını.
Sinan Engin’e ne demeli? Zaten BJK taraftarı olarak o hiç sevilmez. Ama o başkanın kıçından ayrılmıyor, Beşiktaş’ın yurt dışı bütün müsabakalarına VİP kontenjanından gidiyordu. Bizim başkan da beter olsun. Taşıyacağı adamı iyi bellesin. Kulüp üyeliği derhal düşürülüp, kapının önüne konulacak köstebek. Aziz Başkan’a mübarek olsun. Ankaragücü’de oynadığı zaman 8-0’lık maça neden çıkmadığını keşke birileri sorsa ona.
GURURLANMA FENERBAHÇESENDEN BÜYÜK ALLAH VAR!
Neydi bunların efeliği? Neymiş, her çocuk FB’li doğar (sümme haşa), her çocuk aslında Müslüman doğar. Bir gün gelecek herkes FB’li olacak. Fenerbahçe Cumhuriyeti, daha neler neler. Aziz Başkan iki-üç yıl önce tutturdu. Kendi maçlarımızı FB TV’den yayınlayacağız. Eee diğerleri sizin figüranınız mı?
Osmanlı padişahları, cuma günleri Topkapı Sarayı’ndan çıkıp namaz için camilere giderken yolun her iki tarafına dizilen halk, padişahın arabası geçerken; GURURLANMA PADİŞAHIM, SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR! diye yüksek sesle mütevazılığı hatırlatırlarmış koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nun sultanına.
FB’lilerin inşallah bundan sonra ayakları yere basar da her takımın, her taraftarın eşit insanlar olduğu gerçeğini benimserler. Tek başına bir FB hiçtir. Spor, özellikle futbol rakiplerle güzeldir. İnşallah bu badireyi bütün takımlarımız, yöneticileri, sporcuları alnı ak olarak atlatırlar da o renkli statların, renkli maçlarına tekrar kavuşuruz. Tatlı rekabetler yaşarız. Yüce Allah’ım hepsini kurtarsın bu üzüntülerden. Amin.
Saygılarımla.