Geçtiğimiz hafta Tire Belediye Meclisi yine ezber bozan görüntülere sahne oldu. Burada ne olduğu ne bittiğinden öte Demokrat Partili Tire Belediye Başkanı Tayfur Çiçek ile tüm meclis üyeleri arasında geçen diyaloglar görülmeye değerdi. Tayfur Çiçek’in deyim yerinde ise ‘Şeker gibi başkan’ olabilmesi için meclise ne gelirse meclisin kabul etmesi gerekiyor. Sevgili başkan aksi durumlarda diğer meclis üyelerinin de yönetimde, usul ve esaslarda yetki ve sorumluluk sahibi olduğunu hiçe sayarak “Başkan her şeydir” dedirtircesine kararlara tepki gösteriyor ve fiili uygulamalarda bulunuyor.
Sözün özü, siyaseten de olsa, idareten de olsa meclis başkanın gündeme getirdiği her şeye evet demeli, planlananları yok sayacak alternatif kararlara verilen önergelerle yol açmamalı. Meclis üyeleri toplantıya gelmeli, çayını içmeli, ‘Eller havaya’ modunda meclis 10 dakikada tamamlanmalı. Ne yazık ki böyle değil artık. Belediye meclisi üyeleri kendilerine son dakikada verilen bilgiler ışığında memleketin onlarca yılını etkileyecek kararlara imza atmama konusunda ısrarcı. Muhalefet ilk başladığı günkü tavrından pek bir değişkenlik göstermedi. Değişen ‘Benim meclis üyelerine ihtiyacım yok’ diyen bir yöneticinin İlhan Ağat’ın bu ezberi bozması ile meclis çoğunluğunun yitirmesi oldu.
Aslında tarihte İlhan Ağat ilk değil. Daha önce Yunanlıların itelemeye çalıştığı yüzbinlerce dolarlık krediye imza atmaya çalışan Tayfur Çiçek bu sıkıntıyı kıymetli meclis üyesi, avukat Selma Uyan hanımefendi ile de yaşamıştı. Selma Hanım bu tür büyük risk taşıyan kararlara ‘Hayır’ oyu vermiş, Tayfur Çiçek’le ters düşmüştü. Hiç unutmam, meclis üyeleri Esnaf Kefalet Kooperatifi’nin düğün salonunda vatandaşlara bilgilendirme toplantısı yapmış ve toplantıya katılan dönemin belediye başkanı Tayfur Çiçek matematik öğretmeni olduğunu yine hatırlatarak meclis üyelerini hesap kitaptan anlamamakla ve memlekete gelecek hizmetlere engel olmakla suçlamış hatta azarlamıştı. Yine hiç unutmam o dönem Belediye Meclis Üyeliği yapan Metin Türküsev “Başkan bey, biz sizin sınıftaki öğrencileriniz değiliz, bize bağıramazsınız, bizi azarlayamazsınız. Biz de sizin gibi halkın oyları ile göreve seçildik, sorumluluklarımızın ve görevimizin bilincindeyiz” demiş, tepkisini ortaya koymuştu.
Aradan çok geçmedi, 7–8 yıl geçti. Peki, ne değişti? Görünen o ki hiçbir şey değişmemiş. Tayfur Çiçek hala daha meclisi ile kritik konuların neredeyse tamamında ters düşmeye başladı yine. Tek fark bu defa biraz daha erken oldu olanlar. Siz sanıyor musunuz ki sadece İlhan Ağat ters düşüyor? Hayır! Diğer birçok DP’li meclis üyesi ile İlhan Ağat arasındaki en önemli fark diğerleri meclis dışında ateş püskürüyor, başkanı eleştiriyor meclise gelince başını önüne eğip başkan ne derse o yönde oy kullanıyor. İlhan Ağat ise gündeme bakıyor, fikrini söylüyor, dışarıda ne dediyse içeride oyunu o şekilde kullanıyor. Bu durum nereye kadar sürer bilinmez. Ancak bu saatten sonra daha birçok İlhan’ın yolda olduğunu görür gibiyim…
Gelelim başkan Tayfur Çiçek’in personel alım ısrarına ve geçen hafta yandaş basına servis ettiği meclis haberlerine ve bu haftaki meclis toplantısının gündemine…
Gariptir ki Tayfur Çiçek hiç de yetkisi olmadığı halde muhalefetin verdiği önergeyi oylamadı, oylatmadı. Ve nihayetinde “4 personelin terfi etmesi” ile “yeni mühendis kadrosu açılması” konularını tek maddede paket halinde meclisin onayına sundu. Yani yasada açıkça belirtilmesine rağmen “Başkan önergeleri meclisin oyuna sunar, salt çoğunluğun oyu ile kabul edilirse gündeme alınır” demesine rağmen, her fırsatta kanun ve yönetmeliklere uyduğunu dile getiren Tayfur Çiçek, bir anda kanun ve yönetmelikleri unutuverdi.
Peki, ne oldu? Meclis yeni mühendis kadrosuna yetkisi çerçevesinde karar verirken ve ısrar ederken, aynı maddenin içerisine sıkıştırılan “Personelin terfisi” de reddedilmiş oldu. Burada çok önemli hususlar ve dikkat edilmesi gereken ayrıntılar var. Tayfur Çiçek basın yayın birimi tarafından o gün toplantıya gelmeyen! Büyük Tire ve Tire Gündem gazetelerine bir haber servis ettirdi “Meclis sınavla kazanılan haklara engel oldu, böylesi ilk defa oluyor” gibisinden.
Hadi diyelim ki haklı! O zaman iki konuyu açıklığa kavuşturmak gerekiyor. 1ncisi Tayfur Çiçek personel terfisinde samimi olsaydı maddeyi ayırarak oylatırdı. Ogün ısrarla ayrılmaz dedi ve önergeyi dikkate almadı, yetkisini aştı oylatmadı.
Bundan daha önemlisi, samimi olmadığını ortaya koyan bir karara imza attı. Meclisini Çarşamba günü tek gündemle ‘Personel maaşını oylatmaya’ çağırdı. Peki, soruyorum Tayfur Çiçek’e; geçtiğimiz mecliste personel terfisi ile yeni mühendis kadrosu açılması tek madde ile konmuş ve ayrılamaz dediniz. Şimdi, bu konuda samimi olsaydınız, yani muhalefeti suçlu göstermek, personelin kanuni haklarına engel oluyor şeklinde göstermek düşünceniz olmasa idi, insan kaynaklarına yeni bir yazı yazdırıp, sadece terfileri de bir madde halinde bu ek gündeme taşıyamaz mıydınız?
Elbette taşırdınız. Ancak, biliyorsunuz ki olağanüstü meclis toplantıları belirlenen gündemle toplanır ve başkaca hiçbir konu görüşülemez. Şimdi muhalefet bu kişilerin terfileri onaylansın diyerekten bir önerge veremeyecek, özetle terfiler önümüz ayın, yeni yılın meclisine kalacak. Sorumlusu kim?
Açık ve net olarak Tayfur Çiçek’tir. Meclisle dikleşircesine sadece bir kişinin işe girişi, maaşı onaylansın diyerek olağanüstü meclis toplamanın bir mantıklı açıklaması olabilir mi? Belediyede iki tane daha mühendis varken, üstelik aynı alanda faaliyet gösterebiliyorken, bir üçüncüsünü almak, almakta ısrarcı olmak insanı biraz düşündürüyor.
Bir başka merak ettiğim husus da şu: 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu’nun 49. Maddesinde “Belediye Başkanı atamayı yapar” diyor. Oysaki Belediye Ve Bağlı Kuruluşları İle Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke Ve Standartlarına Dair Yönetmeliğin 21. Maddesi’nde
(1) Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan unvanlardaki personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir.
(2) Sözleşmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere ilişkin boş kadrolara ayrıca atama yapılamaz. Bu madde hükümlerine göre çalıştırılacak personel için İçişleri Bakanlığı tarafından unvanlar itibarıyla getirilecek sınırlamalara uyulur.
(3) Bu personel hakkında, 5393 sayılı Kanunda düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümler uygulanır. Bu personele ait sözleşme örnekleri sözleşmenin imzalanmasını izleyen 30 gün içinde İçişleri Bakanlığına ve Maliye Bakanlığına gönderilir.
Hükümleri yer alıyor.
Bütün bu kanun maddeleri şu soruları akıla getiriyor: Yüzlerce Belediye, bu tarzdaki sözleşmeli personel alımlarını sınavla, KPSS’ye başvurarak gerçekleştiriyor. Örneğin Selçuk Belediyesi, örneğin Akhisar Belediyesi. Girin internette yüzlercesini göreceksiniz. Tire Belediyesi’nin bunlardan farkı ne? Yani yasa belediye başkanlarına sınavsız, sözlüsüz, şartnamesiz dilediğini işe al yetkisi verdi de bu belediyeler mi yetkiden habersiz? Birisi şikayet etse, ‘Ben de mühendisim, KPSS puanım şu, uzmanlıklarım şu, ancak belediye işçi aradığından beni haberdar etmedi’ dese ne olur?
Bakalım, hep birlikte GÖRCEĞİZ!