Ödemiş Kent Konseyi "Kent ve Göçmen" Çalıştayına katıldı.
Türkiye Kent Konseyleri Platformu 30.Genel kurulu Esenyurt Kent Konseyi öncülüğünde gerçekleştirildi.
Genel kurulun çalıştay konusu son 10 yıldır ülkemizi bir çok konuda rahatsız eden ve dengeleri bozan Göçmen politikası
(Kaçak Göçmen- Mülteciler) ve bunun Kent yaşamımıza etkileri masaya yatırıldı.
Ödemiş Kent Konseyi başkanı Mehmet Taşlı ve Ödemiş Kent Konseyi genel sekreteri Yücel Uğur Uçar'ın ilçemizi temsil ettiği çalıştaya yaklaşık 40 Kent Konseyinin temsilcileri katıldı.

Ödemiş Kent Konseyi başkanı Mehmet Taşlı Genel Kurul ve çalıştay hakkında şunları söyledi.

Mehmet Taşlı: Yanlış Göçmen politikaları bir çok soruna sebep olmakta.
Bu sebeple 30.su düzenlenen Türkiye Kent Konseyleri Platformu genel kurulunda bu ciddi sorun masaya yatırıldı. Kapsamlı analiz ve tespitler yapıldı.
Sonuç özeti ve çözümü bildirgede yayınlandı. 

Çalıştay öncesinde Doçent.Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu ve Doçent.Dr.Didem Danış tarafından Kent Yaşamı-Kentsel dönüşüm ve Göçmen-Mülteciler konusunda bilgi sunumu yapıldı. 
Ardından 5 masada ayrı ayrı ana başlıklar halinde Kent ve Göçmen politikaları hakkında çalıştay yapıldı. 
Ertesi sabah çalıştay sonuç bildirgesi İzmir Kent Konseyi başkanı Nilay KökKılınç moderatorlügünde sonuç bildirgesi haline getirildi.
Sonuçta aşağıdaki metin üzerinde bütün katılımcılar tarafından onaylandı.

Çalıştay sonuç bildirgesi:

TÜRKİYE KENT KONSEYLERİ PLATFORMU
30.GENEL KURUL SONUÇ BİLDİRGESİ (ESENYURT)

• KENT VE GÖÇMENLER
Türkiye Kent Konseyleri Platformu 30. Genel Kurulu, Esenyurt Kent Konseyi ev 
sahipliğinde 20-21 Ocak 2024 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Genel Kurul toplantısında 
“Kent ve Göçmenler” konusunda Kent Konseylerinin üstlenecekleri roller, bir çalıştay 
kapsamında ele alınarak, aşağıdaki sonuçlara varılmıştır.
1. Son on yıldır artarak devam eden göç ve sığınmacılar meselesi kentlerin önemli 
sorunlarından biridir. Bu konuda merkezi hükümetin benimsemiş olduğu açık kapı 
politikası başta olmak üzere çok sayıda yanlış uygulamanın sonucu olarak kent ölçeğinde çeşitli sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlar olduğu dile getirilmiştir. 
2. Konu tüm yönleriyle, katılımcılık esasıyla ele alınarak merkezi ve yerel yönetimler öncülüğünde, Kent Konseyleri ve sivil toplum kuruluşları gibi yerele hakim aktörlerle kurulacak işbirlikleriyle sorunlar tespit edilip, çözüm önerileri aranmalıdır.
3. Bugün göçmen ve sığınmacıların mevcudiyeti kentsel hayatın reddedilemez bir gerçeği olsa da, barınmadan istihdama, eğitimden sağlığa vatandaşlar ve yabancı nüfus arasında pek çok başlıkta gerilim hatları ortaya çıkmaktadır.
4. Emek piyasalarında tekstilden inşaata, ev içi bakım hizmetlerinden tarıma göçmen işçilerin güvencesiz, düzensiz ve sömürüye açık bir şekilde çalıştırıldığı, işyerinde hak ihlalleri durumunda sınırdışı korkusuyla şikayet mekanizmalarını kullanamadıkları dile getirilmiştir. Merkezi idarenin eşit ve adil bir çalışma ortamı sağlanması için uygun politikaları geliştirmesi, emek örgütleri ve sendikaların bu alanda çalışmalarını arttırması gerekmektedir. Aynı zamanda pek çok sektörde bir ara eleman açığı olduğu da ortadadır. Ara eleman ihtiyacını karşılayacak mesleki eğitim kuruluşlarının desteklenmesi; İstihdam dışı gençlerin bu ara eleman gerektiren sektörlere yönlendirilmesi ve bu mesleklerin saygınlığının arttırılması için politikalar oluşturulmalıdır. 
5. Kentlerin köhnemiş merkezi alanlarında, çeperlerde ve ucuz konut bulunabilen 
bölgelerde göçmen öbeklenmeleri olduğu dile getirilmiştir. Kentlerde yoksul ve kırılgan yabancılar kadar gayrimenkul alarak vatandaşlık kazanan bir kesimin varlığı da şikayet konusu olmuştur. Yabancı nüfusun yoğun olduğu yerlerde, artan talebin emlak piyasası üzerinde baskı yaratıp fiyatları yükselttiği ifade edilmiştir. Göçmenler 
ve ötekileştirilmiş grupların konut ve barınma konusunda ayrımcılığa uğradığı, belli alanlara sıkıştığı ve piyasanın üstünde fiyatlara kira ödemek zorunda kaldıkları tespit edilmiştir. Bu mekânsal toplaşmaların uzun vadede daha büyük bir toplumsal soruna dönüşmemesi için merkezi idarenin ve yerel yönetimlerin tedbirler alması ayrıca sivil aktörlerin çalışmalar yapması gerekmektedir.

Meteoroloji'den fırtına uyarısı! Meteoroloji'den fırtına uyarısı!

6. Göçmen ve sığınmacıların sosyal uyumuna yönelik çalışmalar konusunda merkezi idarenin yerel yönetimlerle yetki paylaşımı yapması gerektiği ancak bunu yaparken yerele sadece yetki değil özel bir bütçe de ayrılması,belediye
kanununda da gerekli yasal düzenlemelerin yapılması vurgulanmıştır.
7. Kapsayıcılık temelli hizmetlerin ayrım yapılmaksızın verilmesinden sorumlu olan yerel 
yönetimlerde göçmenlere yönelik hizmetlerin sınırlı olduğu vurgulanmıştır. Bu durum, kaynak sorunu yanında, diğer göçmenler için bir cazibe unsuruna dönüşme olasılığı, siyasilerin oy kaygısı gibi nedenlerle açıklanmıştır.
8. Göçmenlerin, kamuoyundaki algıdan farklı olarak sanılandan daha az suçun faili oldukları, ancak çoğu zaman bu suçların mağduru oldukları ileri sürülmektedir. Aynı şekilde suç tipleri açısından değerlendirildiğinde yabancıların faili olduğu uyuşturucu suçları tüm suç tipleri içerisinde ilk sıralarda olmadığı Kent Konseyleri çalışma grupları tarafından belirtilmiştir. Göçmenlerin yaşadıkları kentlerde maruz kaldıkları sosyal izolasyon ve toplumsal dışlanma uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığı riskini 
arttırmaktadır. Bu sorunlara karşı toplumsal entegrasyon ve destek programları, eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları, hukuki danışmanlık hizmetleri, işbirliği ve ortak projeler geliştirilmesi önerilmiştir.
SONUÇ OLARAK;
Türkiye Kent Konseyleri Platformu olarak herkesin kendi ülkesinde barış ve refah içerisinde yaşamasını savunuyoruz. Burada bulunan göçmenlerin temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınarak yaşamasını ve gerekli politikalarının yapılmasını talep ediyoruz. Yeni düzensiz göç dalgalarının oluşmaması için merkezi hükümet 
gerekli önlemleri almalı, açık kapı politikalarından acilen vazgeçilmelidir.
 
Sonuç bildirgesinden de anlaşılacağı üzere:
GÖÇMEN-MÜLTECİ POLİTİKAMIZ SÜRDÜRÜLEMEZ.
Adeta akıl dışı bir politikayla kapalı kapılar ardında belirlenen bu politikalardan bir an önce vazgeçilmelidir.