Birçoğumuz kendisinin ve ailesinin nafakasını çıkartmak için bir işle meşgul, ya da meşgul olma çabasında. Amaç dünyadaki varlığımızı sürdürme ve mümkün olduğunca insana yakışır yaşamak. Ancak gerek çalışma hayatımızda gerekse sosyal hayatımızda, diğer insanların yaşam alanlarına tecavüz etmeden, kimseyi rahatsız etmeden faaliyetlerimizi sürdürme zorunluluğunu unutmamalıyız.
Japon malı bilgisayarları ve cep telefonlarını aksesuar gibi elimizde gezdirerek, Alman malı otomobillere binerek ya da evimizi en son teknolojik cihazlarla donatarak çağdaş olamayız, olamıyoruz. Zaten bu ürünleri başka ülkelerin üretip bize sattığını görmemize rağmen hala “çağdaş ülke Türkiye” masalları anlatanlara da bu masalları ağzı bir karış açık dinleyenlere de bu sebepten garip bakıyorum. Ama dedim ya bunlara sahip olmakla çağdaş olunmuyor, velev ki biz yapmış olsak da bu da çağdaş olmaya yetmez. Çağdaşlık; bireylerin birbirlerine duydukları saygıyla, davranışlarla, sanatla, göze hoş gelen yapılaşmayla, kendimiz dışındaki bireylerin de var olduğu bilinciyle gerçekleşir. Maalesef dünya ile eş zamanlı elektronik ürünleri alıp kullanma becerisine sahip halkımız aynı beceriyi çağdaş olma noktasında gösteremiyor. Çağdaş olma yolunda başkalarının haklarına saygı duyarak, onlara zarar verecek hatta rahatsız edecek davranış ve eylemlerden kaçınmalıyız ki gerçek anlamda çağdaş olalım.
***
Belediye Başkanı sayın Bekir Keskin’in kente en büyük katkısı kuşkusuz kentin çehresini değiştirmeye yönelik projeleridir. Yanlış yönlerini ve usulünü bir kenara bırakırsak kentin çağdaş bir görünüme kavuşması adına yaptıkları ve yapmaya çalıştıkları ile takdiri hak ediyor diye düşünüyorum. Ancak yetmiyor, yetemiyor. Hala yayaların yürüyüşüne ait olan kaldırımlarda bile güvenli bir şekilde yol almak çok zor. Kaldırımlarda yer alan öte beri sıkı denetimlerle oldukça azaldı ancak öylesine işlek ve göz önünde bulunan bir kaldırımda öylesine saçma sapan bir direk var ki, ne bunu dikenin mantığını anlamak mümkün; ne de koskoca direği görmeyen belediye yetkililerini.
Enstitü Caddesi’nin güney tarafındaki kaldırım oldukça işlek. Bu kaldırımın orta yerinde hafif yana yatmış, kocaman ve üzerinde çıkıntı olan çirkin mi çirkin bir direk duruyor. Bu direk esnaf tarafından ve Cumartesi Pazarı’nda çadır ve branda kurmak amaçlı dikilmiş. Cumartesi günü esnaf için gerekli benzer yapılara bir itirazım olamaz ancak bunların işlevi pazarın kapanmasıyla sona erer ve hemen ortadan kaldırılmalıdır.
Aralık ayının son haftasında bu direk neredeyse küçücük bir çocuğun hayatına mal oluyordu ancak Allah korudu da neticeleri çok ağır olmadı. Henüz altı yaşındaki bu küçük kızımız kaldırımda yürürken orada olmaması gereken direğe başını çarpıp yaralandı. Kısa süre sonra sürekli baş dönmesi ve kusma belirtileri gösteren küçük kız hemen acile yatırıldı. Çok şükür ki beyin cerrahi uzmanı doktor Tarkan Kızartıcı gibi mesleğinde başarılı ve görev bilincindeki doktorlarımız var da duruma hemen el konuldu ve gerekli tedavi ve tedbirlerden sonra küçük kızımız büyük bir belayı atlatarak evinin yolunu tuttu.
Kaldırım, yayaların yürüyüşüne tahsis edilmiş olup burada ne araçlara ne de direk gibi saçma sapan eklentilere yer yoktur. Kaldırımda giden insanların dalgın olabileceği, çocukların dikkatsiz olabileceği, yaşlıların yeterince reflekslerini kullanamayacakları ve belki de fiziksel engeli olanların hatta görme engeli olanların çarpabileceği gerçeği apaçık ortadayken kaldırıma düşüncesizce bu barikatları koymanın mantığı ne? Esnaf efendi para kazanacak diye ya da her hafta uğraşarak çok yorulmasın diye yerinden kaldırılmayan bu direk birilerinin hele küçücük bir çocuğun canını yaktığında hiç mi vicdanınız sızlamaz. Yoksa genellikle yapılan kolaycılığa kaçıp hırsız yerine ev sahibini suçlamaya devam mı edeceksiniz? Ama en çok merak ettiğim hala o direğin orada kalmasına seyirci kalan yetkililer bakalım bu çirkinliği ne zaman sonlandıracak? Belediye bu konudaki sorumluluğunu hemen yerine getirir ve hatta ceza keserek tekrarının önüne geçerse sorun çözülmüş olur aksi halde, AKP Denizli milletvekili ve Denizli Belediye eski Başkanı olan Nihat Zeybekçi’nin “kaldırıma park eden araçların camını kırın…” önerisi üzerine vatandaş da bu direklere saldırırsa hiç şaşırmam…