Hayırlısı…

…….
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya
hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı
neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile
karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin.
Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her
zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi
halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu
yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla
karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması
gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın,
güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.
"Peki, o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur
aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine
engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik
yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak
için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o
lüksü sonuna kadar yaşasın.
………..

NAZIM HİKMET
 
Aşkına karşılık bulamayan bir kişiye öneriyse de yazılanlar, rahatlıkla hayatın her alanında geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
Çok şeyler yaptığını düşünürsün, fedakârlıklarda bulunduğunu ama gel gör ki içinde hep hakkını alamadığın hissi kalır.
Böyle bir durumda nasihatler içinde bulunduğun ortamı değiştirme yönündedir. Özellikle son yıllarda moda olan kişisel gelişim üzerine yazılan kitaplarda hep bundan söz edilir. Bütün kabahat kişinin kendisinde olup, bulunmaması gereken bir çevre içindedir ve hep olumsuzlanmaktadır.
Oysa o olumsuz çevrenin de irdelenmesi gerekir. Yaptıkları ya da yapamadıkları ile diğer insanların yaşam kaliteleri üzerinde etkili olan ya da olma ihtimali bulunan bu çevreler; sadece belli kişilerin değil, bir kentin hatta bir milletin ya da ülkenin geleceğini etkileyebilmektedir.
Merkezi ve yerel yönetimin hizmetleri ile ilgili yazı dizisi bitmedi daha. Birçoğu biliniyor zaten ama toplu olarak yer vermek gerekiyor ki takdir edilsin kimse şiirdeki pozisyona düşmesin. Eleştirilecekse de bilinçli olsun. Yanlış anlaşılmasın amaç hizmet sahiplerini korumak değil laf olsun diye eleştiri yapıp ağırlığını hafifletenler.
***
Kabul etmek gerekir ki hizmetlerden ziyade siyaset ve futbol konuşmayı seviyoruz. Play-off olmasa ezeli rakibimiz Galatasaray şampiyonluğunu ilan etmişti. Ama mevcut statüye göre Fenerbahçe olarak hala şampiyon olabiliriz.
Yerele baktığımızda Ödemiş Belediyespor, BAL’ın (Bölgesel Amatör Lig) ilginç statüsü nedeniyle lige tutunma gayreti içinde. Umarız sezon sonunda beklenmedik puan kayıpları ile ilk ikiye girememenin üzüntüsünü duyarız sadece. Sezon boyunca eleştiriler de oldukça yoğundu aslında ama takımın içinde bulunduğu durum nedeniyle taraftarın sağduyusu şu an galip gelmiş durumda. Aslında yapıcı eleştiriler her zaman değerlendirilmeye çalışılmış ve bundan sonraki süreç içinde de ilgililer tarafından dikkate alınacaktır, diye düşünüyorum. Futbol şubesi, teknik heyet ve futbolcuların gayretli çalışmaları sezon sonu üzülenin biz olmayacağını gösteriyor.  
***
Yerel siyasette konu malum CHP ilçe kongresi, 15 Nisan’da yapılacağı açıklandı. Bu tarih aynı zamanda mevcut İlçe Başkanı Sayın Emin Öztürk’ün doğum günü. Bu tarih kendisi için ne kadar uygun ise adaylar için zor bir tarih. Doğum gününde ilçe başkanlığını bırakıyor olması kongre salonunda günün adamı olmasına sebep olacaktır. Hal böyleyken mevcut adayların bu durumdan etkilenmemesi söz konusu olamaz.
Ayrıca delege seçimlerinin 16 Şubat’ta bittiği düşünüldüğünde 15 Nisan uzak bir tarih. Siyasette 24 saatte birçok dengenin değiştiği düşünüldüğünde sürecin kontrolünün zor olduğunu kabul etmek gerekir. Dile kolay arada 2 aylık bir süre var.
Ama bir taraftan da bu süreci en doğru şekilde yöneten ve yönlendirebilen aday bu durumdan karlı çıkabilir. Bu adaylara aynı zamanda liderlik vasıflarını gösterme hususunda da bir imkan sunmaktadır. Ekibe yeni isimler dahil etmek ve ayrıca mevcut ekibini de dağıtmamak süreç yönetimi açısından önemli olup delege üzerinde etki yapacaktır.
Bu sadece adaylar yönünden değil destekleyen kişi ya da gruplar açısından da geçerlidir. Süreç içerisinde bu gruplarda bölünme olmasa dahi kopmalar olabilir. Bunu dile getirmemdeki sebep olaylardan bir tanesi, daha önce CHP yönetim kurulu üyeliği yapmış olan Talat Ünsal’ın grubundan kopmasıdır.
Ödemiş CHP’de kartlar dağıtılmış ve eller en azından ilgililer tarafından görülmüştür. Kulislerde 1 ay öncesine göre delege tercihlerinin değişmeye başladığı konuşulsa da bu aşamada bazı delegelerin kendisine ziyaret eden adayları kapıyı kapatmayıp bir nebze açık bırakmasından kaynaklanan yanılsamalar olarak düşünebiliriz. Hayır, evet demekten daha zordur.
Hangi adayın önde olduğunu bugünden tahmin etmek oldukça zor, bunun için biraz daha beklemek gerekiyor, süreci kim nasıl yönetiyor, gözlemlemek lazım. Kişisel diyaloglar da etkili olacak mutlaka, eski defterleri açanlar da olacak, yapılan küçük bir iyiliği hatırlayanlar da, geçmişte söylenen olumsuz bir söz de etkili olacak. Dedik ya eller az çok belli, güçlendirecek olan ekiplerine yeni isimler dahil etmeye başaran adaylar olacak. Delegelerin üçte ya da dörtte biri bu anlamda yönetim kurulu adaylarını beklemekte.  Hayır demek zordur; gelene hayır demektense, hayırlısı demeyi tercih ederiz.
Tercihimiz belli olsa da geleneğe uyalım, hayırlısı…
{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }