Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en korkunç olaylarından biri 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta meydana gelmişti. O tarihte Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin yakılması ve 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan olaylar Türkiye tarihine Sivas Katliamı, Madımak Katliamı ya da en masum tabiriyle Madımak Olayı diye geçmiştir.
Olaylardan hemen sonra 35 kişi gözaltına alındı. Devamında gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açıldı, geri kalanlar serbest bırakıldı. Kamuoyunda Sivas Davası olarak bilinen davanın ilk yargılaması sonunda en büyük ceza olarak sanıklardan 22 tanesine 15’er yıl hapis cezası verildi. Yargıtay’ın bu komik kararı bozmasından sonra yapılan yargılamada 33 sanık idama ve 14 sanık da 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkûm edildi. Sonrasında bir kısım usuli gerekçelerle karar tekrar bozuldu. Bu arada tahliye edilen 8 sanık ise firar etti ve bir daha da yakalanamadı(!) Aradan geçen onca zamana rağmen firari sanıkların da yakalanamaması ve diğer sebeplerle nihayet 13.03.2012 tarihindeki yapılan son duruşmada davanın zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi. Hem de açıkça “insanlık suçu” olmasına rağmen.
Yani 33 insanı cayır cayır yakan sanıklar daha doğrusu bu insan müsveddeleri ellerini kollarını sallayarak topluma karışacaklar, aramızda olacaklar. Bu büyük ayıp Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük utanç tablolarından biri olarak kalacak ve hatırlanacak.
Davanın en önemli olgularından biri de sanık vekillerinin birçoğunun Refah Partisi’nin üyesi ve yöneticisi olmasıydı. Sonrasında az bir kısmı Saadet Partisi’ne katılan avukatların önemli bir kısmı ise Adalet Ve Kalkınma Partisi’ne katıldı. Hatta içlerinde üst yönetim kademelerine yükselenler oldu. Buna rağmen firari sanıklar bulunamadı.
Yargılamanın hayal kırıklığı ile bitmesinden sonra toplumun pek çok kesiminden ve siyasilerden birtakım açıklamalar geldi. İmam Hatip Liseleri’nin kapatılmasına bile “insanlık zulmü” gözüyle bakan Başbakan Erdoğan’ın 33 insanın diri diri yanmasına sebep sanıklarla ilgili davanın zamanaşımına uğraması karşısındaki yorumu ise adeta insanın kanını donduracak cinsten: “hayırlısı olsun”.
Hani siz yargılamayı hızlandıracaktınız? Bunun için HSYK ve diğer yargı organlarının kimyasını değiştiren Anayasa değişiklikleri yapmadınız mı? Bu ülkede demokrasi havariliği yaparak bas bas bağıran siz değil misiniz? Ne oldu da bu noktaya gelindi? 10 yıldır tek başına iktidarda bulunan Erdoğan özeleştiri yapacağına, ya da en azından bazı olaylarla ilgili kılıfına uydurduğu açıklamalara bir yenisini ekleyeceğine sanki konuyla hiç ilgisi yokmuşçasına verdiği demeç umursamazlığını açıkça ortaya koyuyor.
Başbakan’ın insan katleden canilerin ceza almasının önüne geçen bu durumun neresinde hayır bulduğunu anlamak mümkün değil. Sayın Erdoğan utancın ve sorumsuzluğun da hayrını ifade ettiniz ya Allah da size hayır versin.