Aslında Ak Parti tüzüğünde yer alan 3 dönem seçilenlerin bir dönem ara vermeden tekrar aday olamayacaklarına dair düzenlemesinin ne kadar doğru bir karar olduğu son yaşanan gelişmelerden sonra bir kez daha doğrulandı. Milletvekili seçimlerinin 4 yılda bir yapıldığı göz önüne alındığında 12 yıl hızlı bir değişimin yaşandığı günümüz şartlarında uzun bir süredir. Geçen yazımızda belirttiğimiz üzere birçok eski siyasetçi bu değişimi görememekte, anlayamamaktadır.
Yılların siyasetçisi, deneyimli devlet adamı olarak tanıtabileceğimiz bir siyasetçinin Gezi Parkı protestoları ile ilgili yaptığı açıklama bu söylemimizi kuvvetlendirmektedir. O’na göre Gezi parkı eylemcileri müebbet hapis ile cezalandırılmaları gerekir. Nedeni ise bu eylemlerin “hükümeti düşürmeye yönelik eylem” olarak kabul etmesidir. Bu düşüncenin Ak Parti içinde genel bir kanaat olduğunu söylemek ne kadar doğrudur bilemeyiz ama en azından kendi içinde yetişen yeni siyasetçiler için bunun böyle olmadığını söyleyebiliriz.
Çünkü son 10 yıllık iktidar döneminde uyguladıkları politikalarla değişimi sağlayan üst düzey yöneticiler, bir süre sonra kendilerinin sağladığı değişimin dışında kalma ihtimali her zaman yüksektir. Zira toplumda yaşanan değişim kontrol edilebilir nitelikte değildir. Oysa alttan gelen yeni siyasetçiler bizzat bu değişimden etkilendikleri için bakış açıları ve algıları da farklı olmaktadır. Üstelik bir avantajları da içinde bulundukları partinin geçmişte karşılaştığı zorlukları, sıkıntıları yaşamamış olmaları bir başka değişle ön yargıdan uzak olmalarıdır.
Ekonomide yaşanan gelişmeler sonrasında alt gelir gruplarıyla üst gelir grupları arasındaki uçurum ne kadar artmış olsa da toplumun esas dinamik kesimi olan ve değişimin öncülüğünü yapan orta üst gelir grubu sayısında da büyük artış olduğunu kabul etmek gerekir. Üst gelir grubu çoğu zaman halinden memnun olduğu için toplumun değişmesini istemeyeceği gibi alt gelir grubu da var olan durumu kabullenmiş ve daha ziyade çocuklarının okutmak ya da iyi bir meslek sahibi olmalarını sağlamak için fedekarlıkta bulunmak dışında kendileri için bir değişim talebinde bulunmaları söz konusu olamamaktadır.
Bu nedenlerle ki ister genel olsun ister yerel iktidarın kazanılmasını değil ama süresini belirleyen çoğu zaman dinamik ve değişime/gelişime açık orta üst gelir grubu olmaktadır.
Önümüzdeki dönemde Ak Parti’nin 3 dönem seçilenlerin yerine getireceği isimlerle kendi iktidar süresini de belirlemiş olacaktır. Çünkü büyük risk aldıklarını söyledikleri çözüm sürecinde büyük bir sorun çıkmaması halinde mevcut partilerin içinde yaşadıkları sorunlar nedeniyle iktidara alternatif olamadıklarını kabul etmek gerekir. Son 10 yılda yaşanan değişim ve gelişim diğer partileri de etkilediği muhakkak ve bu gün birçok partili kendi genel başkanını lider olarak görmemektedir. Dolayısıyla Ak Parti’nin kendi içinden ama aynı zamanda değişimi yaşamış kişilerle mi yola devam edecek yoksa bu değişikliği gözleri kapalı seyretmiş, anlayamamış kişilerle mi? göreceğiz.
En çok merak edilen konulardan bir tanesi olan yeni oluşum gerçekleşir mi? ya da tutar mı? sorularının cevabı önce Ak Parti’nin yerel seçimlerle başlayacak yeni dönem kadro yapısı diğeri ise mevcut siyasi partilerin dönüşüp dönüşmeyeceğinde gizlidir. Bir başka değişle Ak Parti’nin isimler farklı ama anı yakalayamamış kişilerle devam etmesi diğer partilerinde yenilenmemesi halinde ancak yeni bir oluşum için uygun zemin oluşacak ve böyle bir durumda da iktidarın en güçlü adayı olabilecektir.
Bu değerlendirmelerimi katılırsınız ya da katılmazsınız takdir size ait ama samimi olarak söylemek gerekirse tüm bunlarla vakit kaybetmek yerine bir saf seçip karşı tarafa “çapulcular” ya da “diktatör” deme kolaycılığını kaçmak daha çok prim kazandırıyor, haberiniz ola.
O yüzden biz yerele dönelim zira siyaset kazanı ısınıyor. Aday adayları birer birer ortaya çıkmaya başladı, ne diyelim Allah hepsine gönlüne göre versin. İlerleyen zamanda değerlendiririz.