Milletvekili Altıntaş, bu yıl ki pamuk fiyatlarının düşmesiyle çiftçinin zarar etmesiyle ilgili yetkililere çağrıda bulundu. “Üretim maliyetlerindeki bu artışlara rağmen alım fiyatlarının düşmesi, çiftçiye açıkça “Tarlanı sat, kendi tarlanda işçi ol” demek değil midir?” diyen Altıntaş, yetkilileri çözüm bulmak için göreve çağırdı.
Demokrat Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş, “Türk çiftçisinin yaşadığı derin kriz karşısında, Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar başta olmak üzere Tarım ve Ticaret Bakanlarına açık çağrıda bulunuyorum: Türk tarımının içine düştüğü durumdan haberdar mısınız? Bu tablo sizi memnun ediyor mu? Pamuk üreticilerinin bu yılki durumunu yakından incelediniz mi? Pamuk fiyatlarının geldiği noktayı biliyor musunuz? Kütlü pamuk 22 TL, pamuk çekirdeği ise 10 TL’den işlem görüyor. Ancak alıcıların azalmasıyla fiyatlar her geçen hafta daha da düşüyor. Bugün mahlıç pamuğun fiyatı 55 TL, çekirdekli pamuk ise 22 TL’ye kadar geriledi. Bundan dört yıl önce 27 TL’den satılan pamuk, bugün üreticisine zarar ettiriyor.
Pamuk Üretimi Artık Sürdürülemez Hale Geldi
Son dört yılda tarım girdilerindeki artış %100 ile %300 arasında değişirken, pamuk üreticisine sunulan fiyatlar aynı oranda azaldı. TÜİK verilerine göre sadece son bir yılda tohum maliyeti %60 artmış durumda. TÜİK’in açıkladığı rakam buysa, gerçek oranı düşünmek bile ürkütücü! Üretim maliyetlerindeki bu artışlara rağmen alım fiyatlarının düşmesi, çiftçiye açıkça “Tarlanı sat, kendi tarlanda işçi ol” demek değil midir? Üretici, çırçır fabrikalarına gelen pamuğun fiyatının 12 TL’ye kadar düştüğünü, işletme masraflarıyla birlikte eline geçen payın neredeyse sıfırlandığını haykırıyor. Bu şartlarda pamuk üreticileri daha ne kadar dayanabilir? Daha kaç intihar haberi duyacağız? Çiftçilerimizin emeğini bu kadar değersizleştirmek vicdanla bağdaşır mı?
İthalata Dayalı Tarım Politikaları Çiftçiyi Yok Ediyor
Türkiye, 2023-2024 döneminde 1.215 bin ton lif pamuk stokuna sahipken hâlâ pamuk ithal ediliyor. Bu durum, tarım politikalarının ne kadar plansız olduğunu açıkça gösteriyor. İthalata dayalı bu anlayış, hem çiftçiyi borç batağına sürüklüyor hem de ülkemizin gıda ve tekstil bağımsızlığını tehlikeye atıyor.
Yerli üretimi desteklemek yerine ithalata öncelik vermek, çiftçinin emeğini hiçe sayan bir politikanın ürünüdür.
• 2022’de 420 milyon dolarlık şeker ithal ederken, 10 şeker fabrikamızı yalnızca 200 milyon dolara sattık.
• Gübre fabrikalarımızın tamamını sattık, bugün tohum ve tarım ilaçlarında dışa bağımlıyız.
• Sırbistan’dan, Sudan’dan, hatta Afrin’den zeytinyağı ve tarım ürünleri ithal ederek kendi çiftçimizi mağdur ettik.
İthalata yasak getireceğiniz yerde, ihracata engel koyarak çiftçimizin rekabet gücünü yok ettiniz. Sonuç? Hem üreticiyi hem de tüketiciyi ezdiniz. Ucuzluk vaatleriniz gerçekleşmediği gibi ithalat lobilerini zengin ettiniz.
Türk Çiftçisi Kendi Toprağında Umutsuzluğa Mahkûm Edilemez!
Bu ülkenin çiftçisine, emeğine ve toprağına sahip çıkılmalı! Türk tarımı, ithalat politikalarının kurbanı olmaktan kurtarılmalı. Ziraat Odaları Birliği ve hükümet yetkililerini, Türk çiftçisinin sesini duymaya ve sorunlarını çözmek için harekete geçmeye davet ediyorum” dedi.