Uysal, Demokrat Parti’nin köklü mirasına vurgu yaparak, Türkiye’nin içinde bulunduğu buhranı aşabilmesi için demokrasi, hukuk ve liyakat ilkelerinin yeniden tesis edilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin her döneminde büyük mücadeleler verdiğini hatırlatan Uysal, ülkenin geleceğine dair önemli mesajlar verdi.

"BU MİLLET HER ZAMAN UMUTLA MÜCADELE ETTİ"
Konuşmasına tarihsel bir perspektiften başlayan Uysal, Türk milletinin geçmişte yaşadığı tüm zorluklara rağmen, her zaman geleceğe umutla baktığını ve mücadele ettiğini vurguladı:
"Geçmişte, ekonomik kaynakların kısıtlı olduğu, maddi sermayenin sınırlı olduğu dönemlerde bile, bu milletin içinden çıkan liderler, büyük sorumluluklar üstlenmiş, ülkenin kaderini değiştiren adımlar atmıştır. İzmir İktisat Kongresi ile birlikte Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını güçlendirmeye koyulan kurucu liderlerimiz, bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkün olacağını bilerek üretimi artırmış, kalkınmayı hızlandırmış ve milyonlarca insanımızın doğduğu topraklarda geleceğe umutla bakabileceği bir ülke inşa etmiştir."
Ancak bugün, izlenen yanlış politikalar sebebiyle Türkiye’nin büyük bir ekonomik ve sosyal krizin içine sürüklendiğini belirten Uysal, mevcut iktidarın yanlış tercihlerinin bedelini halkın ödediğini ifade etti.

"YANLIŞ POLİTİKALAR TÜRKİYE'Yİ KRİZE SÜRÜKLEDİ"
Uysal, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını kaybettiğini, halkın giderek yoksullaştığını ve insanların sosyal yardımlara muhtaç hale getirildiğini vurguladı. İktidarın, halkın yoksullaşmasını kendi gücü için bir araç haline getirdiğini belirten Uysal, şu ifadeleri kullandı:
"İnsanlarımız ne kadar çok yoksullaşırsa, ne kadar çok sosyal yardımlara muhtaç hale gelirse, iktidarın kendisini o kadar güçlü hissedeceğini düşünen bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu politikaların sonucu olarak, milyonlarca insanımız yoksulluğa mahkûm edilmiş ve ekonomik bağımsızlık yerini, devlet desteklerine bağımlı bir sisteme bırakmıştır."
Bugün ekonomik sıkıntılar içinde boğulan, işsizlikle mücadele eden milyonlarca vatandaşın olduğunu dile getiren Uysal, gençlerin eğitimlerini tamamlamalarına rağmen işsiz kaldıklarını ve bu durumun onları umutsuzluğa sürüklediğini ifade etti.

Eğitim-İş’ten Halkın İradesine Müdahaleye Sert Tepki! Eğitim-İş’ten Halkın İradesine Müdahaleye Sert Tepki!

"EKONOMİK KAYNAKLAR ADİL DAĞITILMIYOR, GERÇEK ENFLASYON GİZLENİYOR"
Uysal, hükümetin ekonomik verileri manipüle ettiğini ve halkın gerçek enflasyon rakamlarını hissettiğini belirterek, ekonomik yönetimin iflas ettiğini söyledi:
"Bağımsız ekonomik araştırmalar, enflasyonun ve hayat pahalılığının resmi rakamlardan çok daha yüksek olduğunu gösteriyor. Tarım fiyatlarından sanayi üretimine kadar her alanda fiyatlar yüzde 20-25 oranında artmış durumda. Ancak TÜİK gibi kurumlar, halkın gerçek enflasyonunu yansıtmaktan uzak duruyor. Milyonlarca insanın sofrasından ekmek eksilirken, iktidar gerçeği saklamak için manipülasyon yapıyor."
Bunun yanı sıra, kaynakların adaletsiz bir şekilde dağıtıldığını, vatandaşın ise geçim sıkıntısı çekmeye devam ettiğini belirtti.

"CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ KEYFİ KARARLARLA YÖNETİLİYOR"
Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi altında keyfi bir şekilde yönetildiğini söyleyen Uysal, bu sistemin yarattığı krizleri şöyle özetledi:
"Bugün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında, keyfi kararlarla yürütülen bir yönetim anlayışı vardır. Bu sistemin ürettiklerine baktığımızda, çift haneli işsizlik, çift haneli enflasyon ve giderek derinleşen ekonomik dengesizlikleri görüyoruz. Ancak bu yanlış kararların bedelini karar vericiler değil, milyonlarca vatandaşımız ödüyor."
Uysal, Türkiye’nin doğal kaynaklarının hızla tükendiğini ve adil bir yönetim anlayışından uzaklaşıldığını belirterek, “Gerçekleri dile getirdiğimizde, ülkemizi kötülediğimizi iddia edenler çıkıyor. Oysa biz, ülkemizin gerçeklerini gizlemek yerine çözüm üretmek zorundayız. Siyasetçinin en temel görevi milletin sıkıntılarını dile getirmek ve çözüm için mücadele etmektir” dedi.
Meclis’in asli görevi olan milletin sesini duyurma işlevini yerine getiremediğine dikkat çeken Uysal, “Bugün Gazi Meclisimizde olması gereken tartışmalar yapılamıyor. Türkiye’nin demokrasi yolunda ilerlemesi gerekirken, aksine her geçen gün milletin aleyhine yeni düzenlemeler yapılıyor. Kaynakların adil yönetilmediğini, hukukun üstünlüğünün zedelendiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Demokrat Parti olarak uzun yıllardır bu gidişata karşı uyarılarda bulunduklarını belirten Uysal, “Bugün maalesef kaygılarımızın gerçek olduğunu yaşayarak görüyoruz. Türkiye’nin daha büyük krizlere sürüklenmesini istemiyorsak, demokratikleşme yolunda kararlı adımlar atmak zorundayız” diyerek, güçlü bir demokrasi ve adil yönetim anlayışının önemine vurgu yaptı.

 “DEMOKRASİYİ VE HUKUKU SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi atmosferi değerlendirerek, demokratik değerlerin giderek zayıflatıldığına dikkat çekti. Parti olarak kurucu iradeden gelen prensiplere, değerlere ve ülkenin menfaatlerini gözeten hizmet anlayışına bağlı olduklarını vurgulayan Uysal, “Başta Adnan Menderes olmak üzere, onun şehit bakanlarını, mücadele arkadaşlarını ve rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı saygıyla anıyoruz. Onların çizdiği yol, Türkiye’yi kalkındıran bir vizyondu. Bugün de bizler, aynı inanç ve kararlılıkla Türkiye’nin geleceği için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

“İKTİDAR GEÇMİŞİN MİRASINI YOK SAYIYOR”
2002’den itibaren Türkiye’yi yönetenlerin, kendilerinden önce yapılanları sorgulamadan hareket ettiğini ve geçmişin mirasını yok saydığını belirten Uysal, “Türkiye’nin büyük dönüşümler yaşadığı, demokrasinin güçlendiği dönemleri göz ardı etmek mümkün değildir. Ancak bugünün iktidarı, bu gerçekleri bilmesine rağmen inkâr etmektedir” ifadelerini kullandı.
Uysal, iktidarın demokrasi ve hukuku yalnızca kendi çıkarlarına uygun olduğu sürece kabul ettiğini belirterek, “Hukukun üstünlüğünü ve demokratik ilkeleri yalnızca işlerine geldiğinde savunanlar, iktidarı ellerinde tuttukları sürece bu prensiplere bağlı kalmaktan kaçınıyor” dedi.

“SİYASİ BASKILAR VE HUKUKSUZLUK SIRADAN HALE GELDİ”
Türkiye’de siyasi baskıların ve demokratik hakların ihlalinin artık sıradan hale geldiğini vurgulayan Uysal, “Muhalefet partileri, belediye başkanları, gazeteciler, sivil toplum kuruluşları ve TÜSİAD gibi Türkiye’nin önemli kurumlarının temsilcileri baskı altına alınmaktadır. Hukuk, bir baskı aracı haline gelmiş ve muhalefeti susturmak için kullanılmaktadır” dedi.
Önümüzdeki sürecin daha zorlu ve mücadele gerektiren bir dönem olacağını belirten Uysal, “Türkiye, Sayın Erdoğan’ın ifadesiyle ‘yüzde 50+1’ dengesine dayalı bir yönetim anlayışına hapsolmuş, desteklemeyen kesimler sistematik şekilde cezalandırılmaktadır. Bu cezalandırma kimi zaman hukuk yoluyla, kimi zaman ise hukukun dışına çıkılarak gerçekleştirilmektedir. Türkiye, adeta ‘sopalı seçimler’ dönemine geri dönmüş bir görüntü sergilemektedir” diye konuştu.

“DEMOKRATİK DEĞERLERİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Tüm baskılara rağmen Demokrat Parti’nin inandığı değerlerden taviz vermeyeceğini ifade eden Uysal, “2018 ve 2023 seçimlerinde yaşananlar, Türkiye’nin demokratik değerler etrafında yeniden şekillenmesi gerektiğini göstermiştir. Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi güçlendirmek adına mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.
Türkiye için yeni bir dönemin ancak demokrasi anlayışıyla mümkün olacağını vurgulayan Uysal, “Önümüzdeki süreçte her türlü zorluk ve baskıya rağmen, milletimizin gerçek sorunlarını dile getirmek zorundayız. Milletimizin yaşadığı sıkıntıların sesi olmak, meydanlarda, sokaklarda ve her platformda vatandaşlarımızın haklarını savunmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Son dönemde Türkiye’nin içine sürüklendiği siyasi atmosferin dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirten Uysal, “Bazı siyasi operasyonların ve manipülasyonların devreye sokulduğunu görmekteyiz. Türkiye’nin geleceği adına bu gelişmeleri dikkatle izlemeli, demokrasiye ve hukuk devletine olan inancımızı her zamankinden daha güçlü bir şekilde savunmalıyız” diyerek, demokratik mücadelenin devam edeceğini vurguladı.

“TÜRKİYE, ULUSAL GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDEN BİR SÜRECE SÜRÜKLENİYOR”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, bölgede yaşanan son gelişmelerin Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit ettiğini belirterek, hükümetin dış politikadaki yanlış stratejileri nedeniyle ülkenin karar alma süreçlerinin dışına itildiğini vurguladı.
Uysal, ABD’nin desteklediği bazı unsurların helikopterlerle Şam’a taşındığını ve burada Türkiye’nin aleyhine sonuçlar doğurabilecek anlaşmalara imza atıldığını belirterek, “Bu anlaşmaların içeriği kamuoyundan gizlenirken, hükümet yetkilileri ise yaşananları anlamaya çalıştıklarını söylemekle yetinmektedir. Oysa burada ortaya çıkan gerçek şudur: Türkiye, bölgesel denklemde giderek daha fazla dışlanmakta ve kendi güvenlik politikalarını belirleme noktasında zayıflatılmaktadır” dedi.

“TÜRKİYE BÖLGESEL DENKLEMDE DIŞLANIYOR”
Suriye ordusu içinde müstakil bir kolordu oluşturulmasına yönelik planlar yapılırken, Türkiye’nin bu sürece nasıl tepki vereceğinin belirsiz olduğunu vurgulayan Uysal, "Ulusal çıkarlarımıza doğrudan zarar verecek bu gelişmelere karşı gerekli siyasi ve diplomatik adımların atılması şarttır" ifadelerini kullandı.
Hükümetin milli güvenlik stratejilerinde yetersiz kaldığını belirten Uysal, milliyetçi söylemlerle hareket ettiğini iddia eden bazı siyasi partilerin bile terörle mücadelede net bir tavır ortaya koyamadığını söyledi. “Bugün Milliyetçi Hareket Partisi dahi, terörist başı hakkında açık bir tavır almaktan kaçınır hale gelmiştir” dedi.

“ŞEHİT AİLELERİ BASKI ALTINDA”
Demokrat Parti olarak şehit ve gazi aileleriyle sık sık bir araya geldiklerini belirten Uysal, onların yaşadığı derin acıyı ve devlete olan sitemlerini bizzat gördüklerini ifade etti. "Ancak ne yazık ki, bugün geldiğimiz noktada bu aileler dahi baskı altına alınmakta, sesleri duyulmaz hale getirilmektedir. Devletin asli görevi, şehit ve gazi ailelerine sahip çıkmak, onların haklarını en üst düzeyde korumaktır. Ancak görüyoruz ki, hükümetin yanlış politikaları sonucu, bu değerler bile göz ardı edilmiştir" diye konuştu.

“PKK’NIN SİYASİ KAZANIMLAR ELDE ETMESİNE İZİN VERİLEMEZ”
Terörle mücadelede taviz verilemeyeceğini belirten Uysal, "Türkiye, uluslararası kamuoyunda terör örgütü olarak tanınan PKK’nın siyasi kazanımlar elde etmesine izin vermemelidir. Bu örgüt, kendisini meşrulaştırmak için sürekli yeni oyunlar kurmaktadır" dedi.
Uysal, PKK’nın siyasi uzantılarının anayasa değişikliği söylemleriyle kendi ideolojik hedeflerini gerçekleştirmeye çalıştığını belirterek, "Türkiye’nin siyasi partileri içinde bu süreci destekleyenlerin olduğunu da üzülerek görmekteyiz. Yaşanan gelişmeler, önümüzdeki süreçte çok daha dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir" ifadelerini kullandı.

"İTTİFAKIN ASIL AMACI İKTİDARI SÜRDÜRMEK"
Türkiye’de bir ittifak kurulduğunu ve bu ittifakın amacının bir kişinin iktidarını sürdürmek ve aynı zamanda etnik bölünme siyasetini meşrulaştırarak siyasi kazanım elde etmek olduğunu öne süren Uysal, "Bu sürecin, ülkemiz için büyük bir tehlike taşıdığı açıktır" dedi.
Ancak milletin vicdanının bu tür teşebbüslerin önüne geçeceğini vurgulayan Uysal, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Tarih boyunca vatanımızı koruyan irade, bugün de dimdik ayakta durmaktadır. Şairin dediği gibi: 'Vatan toprağının kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlar vardır.' Bu ülkenin evlatları, bugün de Türkiye’yi tehdit eden her türlü bölücü girişime karşı sıra dağlar gibi durmaya devam edecektir. Demokratik değerlerimize ve milli birlik ruhumuza sahip çıkarak, Türkiye’nin geleceğini hep birlikte inşa edeceğiz."

“ÖNCE SİYASETİ DEĞİŞTİRECEĞİZ, SONRA TÜRKİYE’Yİ”
Uysal, siyasetin dar kalıplara sıkıştırıldığı, iktidar ve muhalefetin yalnızca birbirleriyle rekabet ettiği bir döneme dikkat çekerek, siyasetin milletin menfaatleri doğrultusunda dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı. “Önemli olan sadece iktidarı elde etmek değil, siyaseti de milletin çıkarları doğrultusunda yeniden inşa etmektir” diyen Uysal, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek köklü değişimlere öncülük etme sorumluluğunun altını çizdi.

“TÜRKİYE’Yİ SEÇİM SARMALINA HAPSETMEK ÇÖZÜM DEĞİLDİR”
Günümüz siyasetinde iktidar ve muhalefet arasında sadece güç odaklı bir rekabet anlayışı olduğunu belirten Uysal, “Bugün hâkim olan anlayış şu: ‘Bunlar gitsin, biz aynı yöntemleri kullanarak kamu kaynaklarını yönetelim, ekonomiyi kendi çıkarlarımız doğrultusunda şekillendirelim.’ Ancak bu Türkiye için bir çözüm değildir. Bu tür bir rekabet anlayışı, ülkeyi yeni bir seçim sarmalına hapsetmekten öteye gitmeyecektir” ifadelerini kullandı.
Uysal, Demokrat Parti’nin temel hedefinin yalnızca mevcut düzeni devam ettirmek olmadığını belirterek, siyasetin iklimini kalıcı olarak değiştirecek adımları atacaklarını vurguladı. “Bugün siyasetin zor zamanlarını yaşıyoruz. Siyaseti kişisel menfaat uğruna pazarlık masasına oturtanları izliyoruz. Kapalı kapılar ardında milletin geleceği üzerine pazarlık yapanlar, aslında bu ülkeye en büyük zararı vermektedirler. Ancak biz, ne yapıyorsak milletin önünde, millet için yapıyoruz” dedi.

“EKONOMİK VE SOSYAL YIKIMLARA KARŞI ANADOLU’NUN İRADESİYLE MÜCADELE EDECEĞİZ”
Ülkede ekonomik ve sosyal sorunların derinleştiğine dikkat çeken Uysal, siyasetin halka dönük yüzünün giderek zayıfladığını belirtti. Ancak Demokrat Parti’nin bu gerilemeye karşı Anadolu’nun iradesiyle mücadelesini sürdüreceğini vurgulayan Uysal, “Büyük şairimizin dediği gibi: ‘Antepli Şahin ağlamaz, Mavzer Osman gücüyle, yumruklarımla dövüşeceğim, yumruklarım nereye kadar büyük!’ İşte bu inançla, sizlerle birlikte Anadolu’nun vicdanını ve iradesini temsil ederek Türkiye’nin geleceğini inşa etmek için mücadelemizi büyüteceğiz” dedi.

“TÜRKİYE’Yİ DOĞRU İSTİKAMETE GÖTÜRECEK YENİ BİR SİYASİ AKIL GEREKLİ”
Siyaseti belirli dar kalıplara sıkıştırmak isteyenlere karşı uyarılarda bulunan Uysal, değişimin belirli kişi ya da grupların tekelinde olmadığını söyledi. “Demokrat Parti olarak biz diyoruz ki önce siyaseti değiştireceğiz, sonra Türkiye’yi değiştireceğiz! Demokrat Parti’nin köklü mirasına ve milletimizin meselelerine olan bağlılığımızla, tüm sorunların çözülebilir olduğuna inanıyoruz” dedi.
Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin gerçek sorunlarına çözüm üretmek için siyasi kutuplaşmadan uzak, milletin menfaatlerini önceleyen bir anlayışla hareket edeceklerini vurgulayan Uysal, özellikle İzmir’in Cumhuriyet’in ve demokrasinin kalesi olduğunu hatırlattı. “Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olan İzmir, siyasi kutuplaşmanın en yoğun yaşandığı yerlerden biri oldu. Ancak biz biliyoruz ki İzmir, tarihi boyunca demokrasinin ve Cumhuriyet’in en güçlü savunucularından biri olmuştur” diye konuştu.

İZMİR, YİNE DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKACAK”
Önümüzdeki süreçte milletin iradesini en güçlü şekilde ortaya koyacaklarını belirten Uysal, “Bugün bizlere düşen görev, bu yolu milletin önünde açmaktır. Ümit ediyorum ki, önümüzdeki süreçte kendilerini Türkiye’nin mutlak hâkimi olarak görenlere inat, bizler milletin iradesini en güçlü şekilde ortaya koyacağız. İzmir, dün olduğu gibi bugün de demokrasiye sahip çıkacaktır. Demokrat İzmir’in ruhunu Allah’ın izniyle hep birlikte yeniden göstereceğiz” diyerek, Türkiye’nin demokratik geleceği için mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.