ÇOCUKLARIMIZA ALLAH'I ANLATALIM

Rabbimiz Allah; bize dünyada sayısız nimetler vermektedir. Çocuklarımız da bize verilen hediyelerdendir. Emanet olarak aldığımız ve nasıl yetiştirdiğimizden hesaba çekileceğimiz çocuklarımıza Allah’ı tanıtabiliyor muyuz? Onlara Rabbimizi anlatabiliyor muyuz?
 
Deneysel psikoloji, okul çağına kadar çocukta sanatsal bir düşünce biçimi olduğunu ileri sürmektedir. Buna göre çocuk gördüğü her şeyin bir insan eliyle yapıldığını; güneş, ay, yıldızlar, denizler vs. gibi zor şeylerin de daha güçlü ve daha büyük bir insan tarafından yapıldığını düşünebilmektedir.
 
Bir çocuğa Allah inancı verilmese bile, bu sanatsal düşünce yeteneği sayesinde kainatın bir yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu düşününce bulabilecektir. Çocuk ayrıca soyut zekanın işlemeye başladığı okul yaşına kadar, her şeyi canlı kabul eden, bir dünya görüşüne sahip olduğu için Allah'ı büyük bir insana benzetmekten kurtulamaz. Bu yüzden çocukların "Allah nerede oturuyor? Allah'ın evi var mı? Allah'ı neden göremiyoruz?" gibi sorularını anlayışla karşılamalı, onlara kızmamalıyız.
 
Bazı anne ve babaların "Allah gökyüzünde oturur. Allah cennette oturur." şeklinde cevaplar verdiğini duyuyoruz. Allah mekandan münezzeh olduğu için bu şekilde cevaplar vermemeliyiz.
 
Çocukların en çok sordukları sorular " Allah nerede?", " Allah'ı niçin göremiyoruz?" sorularıdır. Bu soruya klasik cevabımız, "Allah'ın bizim gibi maddî bir varlığı yok. Bu yüzden Allah hiç bir yerdedir. Ancak, Allah'ın yarattığı varlıklar her yerdedir ve yarattığı bu varlıklardaki görünen güzellik, mükemmellik gibi özellikleriyle de her yerdedir" şeklinde olabilir.
 
Bir ailenin aktardığı şu örnek bizim de işimize yarayabilir. Bir gün başka bir ilde oturan babaanne torunlarına özel bir su böreği yapar ve bir akrabalarıyla yollar. Su böreğini yerken babanın birden aklına gelir. "Çocuklar, şimdi babaannemiz nerede?" diye sorar. Çocuklar babaannenin oturduğu ili söylerler. Babanın "Bu börekleri kim yaptı ve yolladı bize?" sorusunu çocuklar "Babaanne" diye cevaplarlar. Baba yine sorar: "Nerden biliyorsunuz onun yaptığını?" "Çünkü bu güzel su böreğini babaanne yapıyor" diye cevap verir çocuklar. Baba burada şu yorumu ekler: "Biz babaanneyi göremiyoruz gözümüzle. Ancak onun yaptığı bu börek yoluyla onu tanıyor ve biliyoruz. Ayrıca o evimizde olmasa da, yaptığı börekle şimdi bizim yanımızda. Yaratıcımızı da gözümüzle göremiyoruz. Ancak O yaratmış olduğu çiçeklerle, rüzgârla, çilekle bizim yanımızda".
 
Allah'ın çok büyük olduğunu, bizim O'nu göremeyecek kadar küçük olduğumuzu söyleyebiliriz. Allah bizi görüyor fakat biz O'nu göremiyoruz. Tv de görünenleri biz görürken, onlar bizi göremiyorlar. Vazifemiz Allah'ı görmek değil, bilmek, tanımak ve sevmektir. Sevdiğimiz her şeyi O verdi bize. Öyle ise O'nu çok sevmeliyiz. O'nu sevdiğimizi göstermek için, O'nun istediklerini yapmalıyız. O'nun istediği gibi olmalıyız, yani Allah’ın istediği gibi nasıl Müslüman olabiliriz. Kulluk vazifelerimizi yapabilmek için nelere dikkat etmeliyiz. Tabi bütün bunları yaparken çocuklarımıza uygulayarak örnek olmalıyız. Camiye giderken, namaz kılarken evlatlarımızı da ibadete alıştırmalıyız.
 
Çocukların Allah'ın maddî varlığına ait sorularında ısrarcı olmalarının bir nedeni, çocuğa özellikleriyle Allah'ın nasıl bir varlık olduğunu anlatmaktaki eksikliğimizdir. Eğer bu eksiklik giderilirse, çocuklarımız, Allah'ı neden göremiyoruz, maddî olarak nasıl bir varlık şeklindeki sorularında ısrarcı olmayacaktır. Tabi önce bu bilgileri en iyi şekilde bizler öğrenmeliyiz.
 
Çocuklarımız doğruyu yanlışı fark edene kadar aile olarak, iyiye yönlendirmeli ve eğitmeliyiz. Rabbimiz Allah’ı tanıtmalı ve anlatmalıyız.
 
izzetozturk63@hotmail.com
{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }