Dinimiz İslam, dünya hayatının yaşanılır bir biçimde sürdürülebilmesi için bazı kurallar koymuştur. Bu ölçülere uyulması halinde, mümin hem çevresine saygı duyar hale gelir, hem de kendisi saygıya layık bir konuma yükselir.
Allah’ın koyduğu kanun gereği insan; doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Yaşlanmak ve ölmek kaçınılmazdır. Ömrümüz olduğu süre içinde yaşlanmak her insanın başına gelecek bir hakikattir.
Bazı kimseler yaşlılığı kötü görüp, kabullenemeyerek onu gizlemenin yollarını aramaktadır. Oysa yaşlılık, insanın en olgun çağıdır. Temkinli kararların alındığı, adımların daha çok düşünülerek atıldığı, eş ve dostlar tarafından el üstünde tutulduğu bir dönemdir.
Yasin Suresinin 68’inci ayetinde Cenab-ı Hak; “Kime uzun ömür verirsek biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı?” buyurduğu gibi yaşlılık dönemine gelen insan, üst düzeyde bir hayat tecrübesine ulaşmış olmakta ise de, fiziksel olarak zayıflamaktadır.
Yaşlılık, bu dünya hayatının fani, insanoğlunun aciz, ölümün muhakkak, Yüce Allah’ın baki, kudretinin sonsuz olduğunun açık bir delilidir.
Anne ve babalarımız başta olmak üzere; yaşı bizden ileride olan, tanıdık olsun-olmasın bütün büyüklerimize karşı saygı ve hürmet göstermek dini, milli ve insani bir görevdir.
Ana-babaya hürmet etmek, tanıdığı-tanımadığı bütün yaşlıların hatırını sorup gönüllerini almak, onların tecrübelerinden faydalanmak erdemli bir davranıştır. Unutmayalım ki bugünün yaşlıları, dünün gençleriydi.
Dünya hayatı geçicidir, bugünün gençleri yarının büyükleri olacaktır. Bugün gücü kuvveti yerinde olan, tuttuğunu koparan insanlardan bir kısmı belki yaşlanmadan dünya hayatına veda edecek, bir kısmı da yaşlanıp gücünü, kuvvetini kaybedecektir. Bu, hayatın bir gerçeğidir ve asla değişmez. Bundan dolayı yaşlılara her zaman saygılı olmalıyız. Dinimize göre genç bir insan yaşlılara gençliğinde hizmet ederse Yüce Allah da yaşlılığında ona hürmet edecek kimseler nasip eder.
Peygamber efendimiz bu konuda şöyle buyuruyor: “Bir kimse Müslüman kardeşinin ihtiyacını yerine getirirse; Allah da ona yardım eder. Bir kimse Müslüman kardeşinin sıkıntısını giderirse; Allah da ona mukabil kıyamet sıkıntılarından birini giderir.”
Büyüklere saygı bir eğitim ve kültür işidir. Bizlere düşen görev Yüce Allah’ın emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in tavsiye buyurduğu şekilde hareket ederek, daima yaşlılara karşı sevgi ve saygıda kusur etmemektir.
Yazımı, Peygamber Efendimizin bir hadis-i şerifiyle tamamlamak istiyorum: “Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. Allah’ın yarattıklarına merhamet ediniz ki, Allah da size merhamet etsin.”