Referanduma Doğru -5
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün öncülüğünde Cumhuriyeti kuran ve çağdaş Türkiye’nin temellerini atan Cumhuriyet Halk Partisi, ülkede çok partili düzene geçerek demokrasi sürecini başlatan partidir.
CHP’nin amacı; barışçı, dayanışmacı ve eşitlikçi bir toplum oluşturmak; insan haklarına dayalı, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi hayata geçirmek; bireyi özgür, toplumu örgütlü, devleti demokratik kılmaktır.
CHP, çağdaş “özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi”, ülkemiz ve insanlarımız için vazgeçilmez bir yaşam biçimi olarak görmektedir. Demokrasiyi, tüm özellikleri ve güzellikleriyle gerçekleştirmek, demokrasinin kesintilere uğramasını önlemek, CHP’nin öncelikli amacıdır. CHP demokrasimizin, bireyin özgürleştirilmesini, toplumun çoğulcu niteliklere kavuşturulmasını, devletin, demokratikleşme ile yeniden güç kazanmasını sağlayarak tüm kurum ve kuralları ile yeniden yapılandırılmasını öngörmektedir.
Cumhuriyet ile demokrasi ayrılmaz bir bütündür. Cumhuriyetten uzaklaşarak demokrasi güçlendirilemez. Cumhuriyet ve onun en önemli temellerinden biri olan laiklik, demokrasinin vazgeçilmez koşuludur. Demokrasi ve özgürlük uğruna laiklikten vazgeçilmesi halinde, demokrasiyi sürdürebilmek, özgürlükleri geliştirebilmek, iç barışı koruyabilmek mümkün değildir. CHP, örgütlü sivil toplumun gelişmesini ve yaygınlaşmasını da demokrasimizin vazgeçilmezleri arasında saymaktadır. Bu anlayışla, yazılı ve görsel iletişim ortamını ilkeli, açık ve özgür bir yapıya kavuşturmayı hedeflemektedir.
CHP, Türkiye’yi sosyal refah toplumu çizgisine kavuşturmayı, eşitsizlikleri gidermeyi, siyasette ve yönetimde dürüstlük ve açıklık ilkesini yerleştirmeyi, sosyal devlet anlayışını oluşturmayı, demokrasimizin sağlıklı temellere oturtulabilmesinin gereği saymaktadır. CHP, katılımcılığa kapalı eskimiş kurumlarla demokrasinin gelişemeyeceği, toplum taleplerinin karşılanamayacağı görüşündedir.
Bu anlayışla CHP, yönetimde çoğulculuğu, katılımcılığı ve demokratikleşmeyi amaçlamakta; yönetimin yeniden yapılandırılmasını, yerel yönetimlerin etkinleştirilmesini hedef almaktadır.
Aynı ulusun bireyleri ve aynı devletin yurttaşları olarak, herkesin kimliğine, etnik kökenine, dini inancına ve ana diline her koşulda saygılı olmak, CHP’nin çoğulcu demokrasi anlayışının, bireysel kültürel haklara saygı anlayışının sonucudur.
- DEMOKRASİ KÜLTÜRÜNÜN ÜLKEMİZDE DAHA YAYGINLAŞIP DERİNLİK KAZANMASI HEDEF ALINACAK: Demokrasinin bir yaşam biçimine dönüşebilmesi için, “özgürce farklılaşıp tartışarak, uygarca uzlaşma” yeteneği, “farklı olanların birlikte yaşayabilme” özelliği, “karşıtların meşruiyeti” anlayışı, “hoşgörü” ve “sentez” alışkanlıkları sürekli özendirilecek, demokrasi kültürünün ülkemizde daha yaygınlaşıp derinlik kazanması için her alanda gerekli duyarlılıklar sergilenecektir. Bu kararlılıkla,
- “BM İnsan Hakları Bildirgesi”, “Avrupa İnsan Hakları, BM Çocuk Hakları ve ILO” Sözleşmeleri, “Avrupa Sosyal Şartı”, “Paris Şartı ve Helsinki Nihai Senedi” gibi ülkemizin taraf olduğu insan hak ve özgürlükleriyle ilgili temel belgelerin öngörüleri, ülkemiz iç hukukuna, idari, sosyal ve iç güvenlik uygulamalarına gereğince yansıtılacaktır.
- Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ile Avrupa Birliği “Kopenhag Kriterleri” demokrasimizi güçlendirici unsurlar olarak değerlendirilecektir
Bu adreste devamını okuyabilirsiniz. Şimdi bütün bunları isteyeceksiniz sonra da;
10. madde (pakette değişenlerin altı çizilidir)
Kadınlar ve erkekler esit haklara sahiptir. Devlet, bu esitligin yasama geçmesini saglamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler esitlik ilkesine aykırı olarak
yorumlanamaz. Çocuklar, yaslılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için alınacak tedbirler esitlik ilkesine aykırı sayılamaz.
53. Madde de
Memurlar ve diger kamu görevlileri, toplu sözlesme yapma hakkına sahiptirler.
Toplu sözlesme yapılması sırasında uyusmazlık çıkması halinde taraflar Uzlastırma Kuruluna basvurabilir. Uzlastırma Kurulu kararları kesindir ve toplu sözlesme hükmündedir. Toplu sözlesme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözlesmeden yararlanacaklar, toplu sözlesmenin yapılma sekli, usulü ve yürürlügü, Uzlastırma Kurulunun teskili, çalısma usul ve esasları ile diger hususlar kanunla düzenlenir.
Değişikliği ön görülüyor. Hadi hepsini geçtim.
1982 anayasasının DARBE anayasası olduğunu cümle alem biliyor. Tüm hak ve özgürlükleri kısıtladığı, bütün maddelerde bir yandan sözüm ona özgürlük verme gayreti içerisinde diğer yandan verdiği özgürlüğün ardından “ANCAK” diyerekten kısıtlamalara gittiği okuma yazması olan herkes için görülebilir netlikte.
Bir Bektaşi’nin önüne iki tane şarap koymuşlar “bak bakalım hangisi daha iyi” diye sormuşlar. Bektaş birinden içmiş ağzını ekşitmiş ve diğerini (tatmadığını) göstererek “o daha iyi” demiş. “Tatmadan nasıl anladın” diye sorulunca da “valla bundan daha kötüsü olamaz” diye cevap vermiş.
Ben bugünkü demokratikleşme çabalarını CHP gibi köklü bir partinin siyasallaştırma çabalarını doğru bulmuyorum. Şimdi meydanlara çıkıyor ve diyor ki sayın Kılıçdaroğlu “Biz daha iyi ve bütün bir sivil Anayasa yapacağız”. Ben de birey olarak diyorum ki Sayın Kılıçdaoğlu parti tüzüğünüzde bu yazılanlarla ve sosyal demokrat kimliğinizle çelişkiye düşmeden gelin açıkça bu pakete EVET deyin. Ardından da DARBECİLERE YARGI YOLUNU AÇALIM. Ve bu ülkede antidemokratik darbe girişimcilerini hukuk önüne çıkararak yargılayalım. Tarihi bir sürece birlikte imza atalım toplum olarak. Sonra siz de seçimlerin ardından TAM SİVİL ANAYASA değişikliği hazırlayın; ben tam demokrat ve sivil bir anayasa paketine siz hazırlamış olsanız bile bir demokrat olarak EVET diyeceğime bu satırlarımdan şeref sözü veriyorum.
Tek şartım var: Bana DEMOKRAT, ÖZGÜRLÜKÇÜ olduğunuzu ispat edin.
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu Başkan Yardımcısı Hannes Swoboda’nın da değişiklik paketine “Demokrasi Yolunda Büyük Adım” diyerek size “Sosyal demokrat değerlere sahip olan bu paketi destekliyoruz. Sosyal demokrat olmak istiyorsa CHP de desteklemelidir” dediğini unutmayın. Hadi biz antidemokratız; tüm Avrupa solu da mı öyle?