BOŞ MEZAR VE FİNCANCI KATIRLARI

Eski yazılarımdan birinde “Nihat Hoca Refleksleri”nden bahsettiğimde bazı çevrelerden oldukça fazla tepki toplamış ve hemen ardından “şirket siyaseti ya da siyaset şirketi” kavramlarını içeren yazılarım ile de Tire’de üzerinde pek konuşulmayan konuları irdelemeye çalışmıştım.

O yazıların tarihlerinin üzerinden yaklaşık iki yıl geçmesine rağmen , güzel ilçemizde çok şeyin değişmediğini görmek elbette ki üzücü. Ama bir yandan da yaşanan siyasi gelişmeleri doğru bir şekilde yorumlayabilmek de önemli bir ayrıntı diye düşünüyorum.

Bir siyasetçi abimiz, işine gelmeyen ya da hoşuna gitmeyen siyasi fikirler ile karşılaştığında hemen “siyaset öyle olmuyor, böyle oluyor.!” Diyerek, kendi fikirlerini dayatmaya çalışırdı. Buradan hareketle uzun süre “siyaset nasıl oluyor acaba?” diye olan biteni kendi köşemden daha dikkatlice izlemeye çalıştığımı hatılıyorum.

Uzun süre etliye sütlüye pek karışmaksızın, uzaktan yaptığım gözlemler neticesinde yukarıda bahsettiğim siyasetçi abimizin oldukça haklı olduğunu farkettim. Hakikaten de siyaset, vatandaşın dediği ve istediği gibi olmuyormuş.

Gözlemlerimi örnekleri ile dile getirecek olursam, sanırım bazı kişileri yine fena halde kızdırmış olacağım. Ancak,  yapım gereği fincancı katılarından pek hoşlanmadığımı da ifade etmek zorundayım.

Malum büyük düşünürümüz Nasreddin hocamız ahirette ne var ne yok diye merak eder dururmuş. Günün birinde  mezarlıkta boş bir mezar gören hocamız, eve gidip karısına;

-Hanım, ahirette ne var ne yok merak ediyorum. Bu gün boş bir mezar gördüm, gidip içine yatacağım; bakalım ne olacak? Diyerek helallik aldıktan sonra gitmiş boş mezara bir güzel uzanmış.
"Acaba ne olacak?" diye bekleyen sevgili hocamız sağı, solu dinlemeyi de ihmal etmiyormuş. . Gecenin geç saatlerinde duyduğu garip seslerin nereden geldiğini görmek için mezardan ansızın dışarı çıktığında olan olmuş ve o sırada mezarlıktan geçmekte olan kaçakçı fincancı katırlarını ürkütmüş.  

Katırların ürkmesi ile fincanları kırılan kaçakçı kervan sahipleri  Nasreddin hocamıza çok kızarak üzerine yürüyüp bir güzel hırpalamışlar.  Sabahleyin yediği dayağın etkisi ile kanlar içinde evine varan hocamızın karısı, “ne oldu hocam, öteki dünya ile ilgili bir şey öğrenebildin mi” deyince, Hocamız cevabı yapıştırmış, “Fincancı katırlarını ürkütmezsen, hiçbir şey yok hanım!..”

Siyasetin nasıl olduğunu gerçekten görmek için sanırım bizim de zaman zaman bu boş mezarlara girip, gelip geçmekte olan kaçak kervanları görmemiz gerekiyor sanırım.

Mesela, CHP’nin ıssız mezarlıklarında gezinmeye başladığımızda, karşımıza birdenbire yeni mezar kazıcıları çıkabilir. Karşılarında aniden sizi gördükleri için de oldukça fazla bozulabilirler. E yani haksız da sayılmazlar. Zira kazdıkları mezarlara en yakınlarını koymak için uğraşanlar nihayetinde suç üstü yakalanmış olacaklar. Dün küfür ettiklerine, en yakınları ile araları bozulduğu için dost olanlar, dost görünenler kendilerini görmenizi istemeyecektir. Aynı çatı altında tüm siyasi partilerin içişlerine dair planlar yapanları görmek ancak ve ancak siyasi partilerin boş mezarlıklarında rastlanabilecek bir durumdur zira...

Mesele elbette ki sadece CHP’de değil. Tirenin hemen hemen her köşesinde bir gizli mezara rastlamak mümkün. Görülüyor ki, siyasette fikirlerinizi samimi olarak söylemek, amaç ve gayelerinizi ciddi olarak yerine getirmek boş iş... Makamınıza mevkinize bakmaksızın sıradan siyaset soytarıları ile yüz göz olup vıcık vıcık bir ilişki kuracaksınız ki,  bunun adı siyaset olsun... Seviyesiz espriler ile memleket meselelerini konuşacak, makamınıza yalakalık yapan 3-5 kişi ile ayrı bir ekip olacaksınız ki, birlik ve beraberlik mesajları ile samimiyetin topuklarına kurşun yağdıracaksınız ki, mezarlar boş kalmasın....

Haftaya şu fincancı katırları hakkında biraz daha detay anlatmak istiyorum.

Siyaset nasıl oluyormuş bir de halkın girdiği mezarlardan görelim diye....

{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }