BAŞKAN!!!

Ne yüce bir makamdır.

Ve kişiye sunulan güzel bir makam.

Tabi kıymet bilene…

Etrafımızda o kadar çok başkan var ki

Belediye Başkanı, İlçe Başkanı, Gençlik Kolları, Kadın Kolları, Oda Başkanı, Dernek Başkanı

Ve başkan görevi bıraksa da eski başkan olarak devam eder bu sıfat.

Hepsinin sorumlulukları farklı. Ama ortak paydaları yaşadıkları şehre ve vatana hizmet olmalı. Burada da en büyük sorumluluk siyasi partilerin temsilcilerine düşüyor.

Yanlışa yanlış, doğruya doğru bakış açısı ve birlikte karar alma düşüncesi içerisinde olunur ise birliktelik sağlanır.

Ama öyle bir durum var ki. Karşı siyası görüşte olanlar kavga eder düşüncesi hakimken bir bakıyorsunuz aynı siyasi partinin temsilcileri bir yarış ve kavga içerisinde.

Ayak oyunları, birbiri ardından iş çevirmeler, yüze gülüp ardından kuyu kazmalar ve sonrası gerçek amacından sapmış ilçe başkanları ortaya çıkıyor.

Bir şey hatırlatayım malum gündemi takip etmiyorsunuz. Birkaç söylemde takılı kalmış o gece şunu yaptım ben bu gece şurdaydım. O geceler bitti ve telaşa gerek yok bu kadar. Kim kimdir? Nedir? İyi biliniyor. Siz aynı sazı çalıp duruyorsunuz da Devletimizin ve biz Türk Milliyetçilerin derdi ülkemizin birliği, dirliği…

 

Bir başkan nasıl olmalı diye yazmak yerine nasıl olmamalı bunu yazacağım.

Öncelikle başkanlık makamı büyük bir sorumluluk ister. Her yiğidin harcı değildir. Bazen bu belayı kim sardı başımıza gibi söylemlerde bulunulur ya da adam sandık denir. Helal olsun denileni bana sorarsanız çok diyemeyeceğim.

 

O makamlara geldiğinde ne oldum delisi olmayacaksınız.

Bu yola çıkarken bireysel çıkarlarınız değil, toplumsal çıkarların göz önünde olması gerekir. Benden olan beri olmayan geri düşüncesi içerisinde olanlar tarih sahnesinden gün gelir silinir.

 

Etrafınızdakilere kendinize “bana başkanım diyeceksiniz” gibi yaptırım içerisinde olmayacaksınız. Kişiler zaten o makam olan saygıdan dolayı başkan diyecektir.

 

Kendi siyasi partisinden olanların güzel haberleri gazete ve haber sitelerinde yayınlanırken bir başkanı rahatsız etmemeli değil mi?  Ediyorsa da gazetecilere “neden yapıyorsunuz” diye hesap sormayacaksınız.  Ve bulunduğun makamı tehdit unsuru olarak kullanıp etrafındakileri kendi partinden olan birinin haberini yaptı diye gazeteciye düşman olun gibi bir algı oluşturmayacaksınız. Bu gazeteyi okuyamayacaksınız, bu kişiye beğeni atmayacaksınız, haberleri paylaşmayacaksınız gibi talimatlarda bulunup zorla yaptırım da bulunursan gün gelir bu davranışlarsize zarar verir.

 

Ismarlama haberlerin nasıl yapıldığını kendisi yaptığı için iyi bilen bir başkan, bir gazeteciye “ısmarlama haber yapıyorsun” gibi suçlamada bulunup, böyle bir söylemde bulunursa…

Kendisine sorarlar

Sen kaç paralar verdin yaptırdığın ısmarlama haberler için..

Ya da kendine yandaş edindiğin vasıfsız olan, haberciğim dolananlara ne vaad ettiniz de her dediğinizi yazdırdınız ya da yaptırdınız.  

Bir başkan İT ile YİĞİT i ayırt etmesini bilecek  birbirinden..

 

Kimi ve kimleri temsil ettiğinizi unutmayacaksınız. Sırf koltuğunu korumak adına show yaparken komik duruma düşmeyeceksiniz. Yaşadığın şehirde ne projeler oluyor, neler yarım, neler yapılmalı bunları iyice araştırıp sonra Show yapacaksınız. Yoksa madara olursunuz. Sonrada o madara edeni kimler beğeniyor paylaşım yapmış diye boş boş zamanınızı öldürmeyeceksiniz.

 

Yıllarca hizmet verip o zamana kadar rahatsızlık duyulmayan bir mekânı, makamın verdiği güçle kişisel duyduğun gıcıklıktan dolayı koca sokakta imza toplatıp esnafın ekmeği ile oynamayacaksınız.  Zorunluluktan dolayı o  imzayı atanlarda kendilerini sorgulasınlar. Bugün birinin ekmeği ile oynayan yarın kendi ekmeğinden de olur.

 

Adamcılık yapıp kafana göre işten attırıp işe almayacaksınız.  Bugünün yarını olduğunu unutmayacaksınız.

Sözde birlik beraberlik mesajları verirken, gönül vermişleri bir kenara koyup ayrıştırmayacaksın. 

 

Bayram, seyran senin için neyi ifade ediyor bilmem ama o koltukta oturuyorsan kendine saygın olmadığınızı biliyoruz da? Hiç olmazsa ecdada ve temsil ettiğin makama saygılı davranmasını bileceksiniz. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıldönümü anma programında bile “sırf katıldım bende buradayım” derken kahkaha dolu yüz ifadeleriniz ile pozlar vermeyeceksiniz.
 

Ülke gündemimiz sürekli değişiyor takip edip etmediğiniz ortada. Sizi takip eden kitleye yönelik; birlik beraberlik mesajı yada ülke gündemi ile ilgili bilgilendirici bir paylaşım söz konusu değil.  Yaşadığınız şehre ne gibi katkılarda bulunmayı düşünüyor ve uyguluyorsunuz bunlardan haber yok. Ama en çok biz çalışıyoruz, bu koltukları en çok biz hak ediyoruz demek adına hasta,  cenaze, ev ziyaretleri ile sosyal medya hesaplarınızı meşgul ediyorsunuz.  Aynı evde ayrı ayrı odalarda farklı kişilerle fotoğraflar paylaşmakta neyin nesi. Kime neyi ispatlıyorsunuz? Bize ne sizin ziyaretlerinizden sonuç var mı sonuç.
 

Mesela yaşadığınız şehirlerde hala ayağına ayakkabı olmayan çocuklardan haberiniz var mı? Bazı okulların yıkılmış yıpranmış, sıvaları, boyaları dökülmüş duvarlarından, eski sıralardan haberiniz var mı? Hastanenin eksikliklerinden, eğitim sorunlarından, çiftçinin, esnafın derdinden haberiniz var mı?
 

Yaşadığınız şehirde anne ve babaları ayrı maddi durumları iç acıcı olmayan çocukların yaşadığı sorunlardan haberiniz var mı?
 

Alkol, uyuşturucu bağımlısı olup bulamayınca kolonya içen çocuklardan, gençlerden haberiniz var mı?
 

Kaçırılan yaşı küçük kızlardan haberiniz var mı? Pazarlığa dahil edilen 13 14 yaşında ki köy de yaşayan kız çocuklarından var mı haberiniz?
 

Geçen de beni telefonla arayan siyasette ismi olan bir kişi diyor ki; Kiraz’da hiç mi düzgün haber yok. Bak bir memur Kiraz’a gelecekti. Senin bu emniyet ile ilgili yaptığın esrar yakalandı, silah yakalandı haberlerin yüzünden gelmeyecekmiş. Bu ne ya emniyetteki bazı kişileri ön plana çıkartmak için yapıp durma bu haberleri dedi.

Şimdi soruyorum.

Kiraz haberlerinde emniyet teşkilatından kimin ismi geçiyor ki?

Yapılan haberler mi yoksa yapılan operasyonlardan mı rahatsızlık duyuluyor?

Kiraz’da 13, 14 yaşındaki kız çocukları için neden bir şey yapılmıyor. Kızı kaçırılan aileler ile kaçıranlar arasında pazarlığa oturup kendisine prim yazanlar neden korunuyor? Ben de bu soruları siyasi kimliği olanlara bunu soruyorum.
 

Ama malum kendilerinin belden aşağı vurma ve parayla yazılar yazdırma gibi büyük işleri var. Onlara ne ki Kiraz’ın gerçek sorunlarından…
 

Geçen haftalarda cinsel istismarla ilgili bir yasa vardı. Hani sosyal medya yıkıldı. Ve sizlerden gık çıkmadı. Ama ben hatırlatayım başta Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan bile bu yasaya karşı çıktı. Hani siz gık çıkaramadınız ya koltuklarımızdan oluruz diye.
 

Gelelim birde araştırmadan, okumadan sırf kendi çıkarları için bu kişilerin ardında olanlara. Günlük yaşamayın. Bugün ağalık yapanlar, yarın yanınızda olmayacak. Herkesin bir benliği, kendi kendine düşünebilme, eğriyi doğruyu ayırt edebilme özelliği var. Güdülmelerden çıkın artık.
 

Birde bu başkanların yönetim kurulu üyeleri var. Sizlerin hiç mi kendi fikirleriniz, söylemleriniz yok. Yalanan doğru, doğruya yalan demek için ya aynı suça ortak olmuş olmanız gerekiyor. Ya da bir çıkar söz konusu. Ne olursa olsun makamda kalmak adına yalana doğru, doğruya yalan denmez. Koca bir kitlenin vebali hepinizin üstünedir. Bu durumda vicdanlarınızla sizi başbaşa bırakıyorum.
 

 “Makamlar han, makam sahipleri yolcudur.”  Tehditlerle sizleri başkalarına kırdıranlar bugün var olabilirler ama yarın yoklar bunu aklınızdan da çıkarmayın.

Ezbere iş yapanlardan gerçekten gına geldi.  Kim olursa olsun, hangi siyasi partinin temsilcisinin olduğunun da bir önemi yok. Bu saatten sonra Küçük Menderes’e gerçek ağabeyler gerek. Mevcutları koruyup, kişisel menfaatleri için makamları işgal edenlerin yerine adam gibi adamlar olmalı.

 

 

 

 

 

 

 

 

{ "vars": { "account": "G-Z2YJHG8WBW" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }