Genel Seçimler yaklaşmakta. Ülkemiz ve tabii ki insanımız, Askeri Darbeler sonrası yapılan seçimlerin bir farklısını, fakat önem itibariyle çok değişiğini, belki de sonuncusunu yaşayacak. Şu muhakkak ki; şimdiye kadar yaşadıklarımızın en önemlisi olacak. Bu seçimlerde insanımıza, dört yıl kim hükümet etsin değil, rejim değişikliği hakkındaki fikri sorulacak. Düpedüz referandum yani. Burada aydınımıza çok önemli görevler düşüyor. Sözün özü, AKP.ye verilen her oy, Erdoğan’ın Başkanlık modeli için kabul manası taşıyacaktır. Zaten efsunlanmış AKP. seçmeni bunu istiyor. Varsa yoksa Erdoğan…

Geçenlerde bir köşe yazarı bakın işi hangi noktalara getiren bir yazı yazdı. Bir siyasi demiş ki; “Yeter ki, Uhud’daki okçular gibi ganimet peşine düşüp yerlerimizi kaybetmeyelim.” Bu cümlede kastedilen manâ şudur:  AKP. hakiki reisi etrafında kenetlenip başkanlık için yekvücut hareket etmeli ve bütün varlığıyla onun iradesine râm olmalıyız. Aksi takdirde perişan oluruz!

Bir başka acı gerçeği yazmak zorundayım. Ne yazık ki, muhalefet partileri, 7 Haziran seçimlerini, daha önceki seçimlerin bir devamıymış gibi görmekte.. 17/25Aralık 2013 günlerindenberi beri yaşadıklarımız, bundan sonra olacakların daha beterlerini göreceğimiz gerçeğini bilmek için kâhin olmaya gerek yok.

Göreceksiniz başardıkları takdirde muhalefeti bile lüzumsuzluk sayan bir otoriterleşmeye mahkûm olacağız.

Bu seçimlerin muhalefet için anlamı şu: Yeni rejimde, demokratik muhalefetin varlık sebebi ve lüzumu seçmene sorulacak. Hayrettir ki, muhalefet 40 yıldır alıştığımız tarzda davranıyor ve rahatını bozmuyor. Meselâ bir muhalefet sözcüsü şöyle diyor: “ Genel Başkanımız, Erdoğan nerede miting yaparsa orada miting yapacağımızı vaat etmişti, işte şimdi bu sözümüzü tutacağız.”

Erdoğan, anayasa yemininin tam aksine halâ parti genel başkanı gibi partisine oy isterken ona verilen cevapla, senin konuştuğun şehirde ben de konuşacağım sözü ona meşruiyet kazandırıyor. Sen parti başkanı değilsin. Tarafsızlığını korumasını bil demek gerekirken, siyasilerimiz kahvelerde partilileri ile tavla atmak, Meclis bahçesinde kardan adam yapmak, partilerin Salı günleri olan gurup toplantılarında Erdoğan’a cevap yetiştirip boşuna enerji sarfettikleridir. Muhalefet liderlerinin üst perdeden atıp tutmaları yetmez kardeşim, bunlar yetmez. Muhalefet bu günlerde en az iktidar kadar cesur davranmak zorunda. Halkımız muhalefetten, küçük de olsa bir iktidar ümidi görmek istiyor. Gurup toplantılarında, salonu dolduran, milletvekillerinin on katı partililerine, aslında havaya savrulan kabadayıca cümlelerin, bilsinler ki, Anadolu’da cevabı yok! İşin daha fenası bu konuşmaların içinde hakikaten iktidar olmak ve bir iktidar alternatifi teşkil etmek gibi bir arzu da sezilmiyor. Herhalde bulundukları yerden ve oy yüzdesinden memnun görünüyorlar. Muhalefet sıralarını doldurma konforuna karşılık, iktidara meşruiyet bahşetmek, ne kadar acı. Peki, ya küçük de olsa, bir iktidar ümidi?

Saygılarımla.